Aynı yazıyı temel kısımlarını alarak üçüncü defa bu köşeye koyuyorum. Bunu tembellikten veya üretememekten yapmıyorum! Bunu, yıllardır uğraşmaktan vazgeçmedikleri zeytin ağaçlarımızı yok edecek yasaları çıkarma çabalarının yine yeniden bir örneği karşımıza getirildiği için yapıyorum. Zeytin ağacının değerini bir türlü idrak edemeyenler yapmak istedikleri kötülüklerinde direndikçe, tekrar tekrar karşımıza zeytin düşmanı yasalar çıkartma çabalarıyla geldikçe ben de tekrar tekrar zeytin ağacının taşıdığı anlamı ve değerini anlatan bu yazımı köşeme koymaya devam edeceğim. Şöyle ki;
''Zeytin bütün ağaçların ilkidir'' denilir. İnsanlık tarihine baktığımızda taa Hazreti Adem'e kadar uzanır hikayesi. Efsaneye göre Hz. Adem'in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaçtan (zeytin, sedir ve servi) biri olan zeytin ağacı aynı zamanda ilk yeşerenidir…
Tüm kutsal kitaplarda da zeytin ağacı; kutsallığın, bolluğun, sağlığın, refahın, bilgeliğin, adaletin, arınmanın ve hatta yeniden doğuşun sembolüdür. Yani insanlık için en önemli erdem ve değerlerin...
''Ölümsüz ağaç'' tır o! Ömrünü tamamladığında dahi köklerinden yeni bir ağaç filizlenir. Ortalama 700-2000 yıl yaşadığı kabul ediliyor ki bugün hala Girit'te yer alan ve en yaşlı zeytin ağacı kabul edilen ağacın 2000-4000 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Meyve vermeye de devam ediyor...
Yine bir efsaneye göre Nuh tufanı sonrası Hz. Nuh suların çekilip çekilmediğini anlamak için bir güvercin salar ve bu güvercin ağzında yeni koparılmış bir zeytin dalıyla dönünce suların yeryüzünden çekildiğini anlar. İşte o ağzında zeytin dalı olan güvercin bugün hala barışın simgesi olarak anılır. İnsanlığın zeytinle yeniden doğuşunun sembolüdür aynı zamanda. Zeytin ağacı ise tufanın yok edici gücüne karşı direnen ölümsüzlüğün...
Yunan mitolojisine göre de ''Tanrıların yeryüzüne bir armağanı''. Şöyle ki; bir gün Tanrı Zeus diğer Tanrılara yeni kurulan bir yerleşim yerine en güzel hediyeyi sunana, o yerin adının o Tanrının adı ile anılacağını vaadeder. Bunun üzerine denizler tanrısı Posedion oradaki insanlara çok ihtişamlı bir at sunar ve bununla rüzgardan bile hızlı koşabileceklerini, nice fetihler yapabileceklerini söyler. Athena ise insanlara bilgeliği kendisinin verdiğini söyleyerek mızrağını toprağa saplar ve buradan ince dallı, koyu yeşil yapraklı, beyaz çiçekli, yeşil meyveli bir ağaç çıkar. ''Benim hediyem budur'' der. Onlara yemek vereceğini, sıcaktan koruyacağını, şehirlerini güzelleştireceğini ve meyvesinin yağının tüm dünya tarafından aranır hale geleceğini söyler. İşte bu zeytin ağacıdır ve halk onu seçer. Şehrin adı da Athena olur…
Bir süre sonra Posedion'un Atina'ya hakim olamamasına öfkelenen oğlu Halirrothios hediye edilen zeytin ağacını kesmek için elindeki baltasını salladığı anda mucizevi bir şekilde balta ters döner ve Halirrothios'un kafasını keser...
Zaten sonrasında da antik Yunan uygarlığının 7 bilgesinden biri olan Atinalı Solon'un getirdiği yasalarla zeytin ağacı kesmenin cezası ölüm olacaktır!
Tüm kutsal kitaplarda olduğu gibi Kur'an-ı Kerim'de de zeytin ağacı mübarektir (Nur suresi). Zeytinyağlıları içki mezesi, zeytin ağacını da Hristiyan ve hatta Yunan bitkisi olarak niteleyenlerin özellikle dikkatini çekmek isterim!..
Sadece kendisine atfedilen efsanevi öyküler değildir zeytini değerli ve farklı kılan. Zeytin; su, protein, yağ, sellüloz, fosfor, kükürt, kalsiyum, klor, demir, bakır, manganez, A-C ve E vitaminlerinden meydana gelir. En başta kalp ve damar sağlığına faydalı. Doğal bir yaşlanma karşıtı...
(Bu tekrar yazıma, Yılmaz Özdil’in 25 Haziran 2025 tarihli yazısından alıntılayarak bir bilgi daha eklemek istiyorum; konuya maden açısından bakarsak… 1 ton kömür 400 dolar, kömür ocağının verimli işletme ömrü taş çatlasın 50 yıl, 1 ton zeytinyağı 10 bin dolar, zeytin ağacının aralıksız zeytin verdiği ömrü 3000 yıl, hangisinin daha mantıklı olduğunu kavrayabilmek için maden mühendisi veya ziraatçı olmaya gerek yok, ilkokul seviyesinde matematik yeterli.)
Homeros'un kulağına fısıldayan zeytin ağacının dediğine bakacak olursak; ''herkese aidim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım''. Umarım ''siz gittikten sonra da burada olacağım'' kısmı doğru olur. Ne diyeyim ki..! Halirrothios'tan da mı ders çıkarmazsınız?!
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!