Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı Aygün Cicibaş’ın açıklamalarından basketbola dair olan kısmını aşağıda sizlerle paylaşıyorum;
"Siyasilerden sanayicilere, eski kulüp büyüklerinden iş insanlarına kadar ulaşmadığımız kimse kalmadı. Bazı büyüklerimiz, Karşıyaka sevgisiyle elinden geleni yaptı. Onlara minnettarım. Ancak çoğunun kapısı yüzümüze kapandı. Holdingin (Yaşar Holding) kapısında günlerce yattım, bekledim, randevu bile alamadım. Karşıyaka başkanı olarak bundan daha büyük bir hayal kırıklığı yaşayamazdım.
Basketbol takımı sahaya çıkamayacak durumdaydı, çıkardık. Takım kurulamıyordu, kurduk. Yanlışlarımız oldu, doğrudur ama her hatayı düzeltmek için mücadele ettik. Ancak gelinen noktada FIBA dosyaları bizi aştı. Geriden gelen, bizimle ilgisi olmayan ve bizden önce yapılan dosyaları tek tek temizledik. Ama öyle bir noktaya geldik ki tam 1 milyon 200 bin dolar tutarında bir FIBA dosyasıyla karşı karşıyayız. Bu borç imza yetkisi olmayan kişilerin oynamayan oyunculara çıkış imzalamasıyla oluştu. Ligde 15’incilikten 14’üncülüğe çıkıldığında 25 bin dolar prim yazılmasıyla oluştu. 5 milyon TL bütçeli olması gereken bir takım için 400 bin dolar ve üzeri sözleşmeler yapılmasıyla oluştu. Bu sözleşmeler bizlere verilmedi. Kendi çabalarımız ve FIBA’nın desteğiyle dosyalara ulaştık. Her gün yeni bir ceza ile karşılaştık. Yaptığımız girişimler sonrası ödeme planları oluşturuldu ve taksitler ödeniyor. Devam eden taksitler de bulunmaktadır.
Ne yazık ki Karşıyaka’nın basketbol branşında iki ayrı bütçe bulunuyor. Biri mevcut takım için, diğeri ise FIBA ve TBF dosyaları için. Göreve geldiğimiz günden bu yana aylık yaklaşık 46 bin Dolar ödeme yapıyoruz. FIBA ödemeleri Mart 2026’da sona erecek. Mevcut takımın maaşlarını ve eski oyuncuların alacaklarını da ödüyoruz. Şu an gecikmiş tek bir ödememiz yok. Bu borçlar bizim dönemimize ait değil. Biz Karşıyaka’nın üzerine yeni bir yük bindirmedik ve bizden sonrasına borç bırakmayacağız.’’
Yurt dışında FIBA konusunda uzman bir avukatla anlaştıklarını, girişimlerle süreci uzattıklarını ancak artık sona gelindiğini belirten Aygün Cicibaş, "Acil destek gelmezse ne biz ne de başkası bu yükün altından kalkabilir. Bu sadece basketbol şubesinin değil, Karşıyaka Spor Kulübü’nün geleceğinin yok olması anlamına gelir. Temiz bir Karşıyaka için destek şart. Biz temizleyebileceğimiz kadar temizledik. Göreve geldiğimiz günden bu yana geçmişe ait çok sayıda borcu kapattık. Ancak asıl büyük sorun şimdi geldi. Çözüme kavuşturulursa Karşıyaka’nın önü tamamen açılacaktır. Bugün bu yükü üstlenecek kişi, yarın tertemiz bir Karşıyaka’nın başında olacaktır" dedi.
Aygün Cicibaş sözlerini şöyle noktaladı: "Karşıyaka’yı sosyal medyadan yönetmeye çalışanların artık biraz öğrenmesi, bilgi alması ve gerçek emek verenlere saygı duyması gerekiyor. Yakında çalışacak yönetici ve iş arkadaşı bile bulamaz hale geleceğiz. Bu kulüp kimsenin egosuna, popülizmine kurban edilemez. Biz buradayız, mücadele ettik ve etmeye de devam ederiz. Ancak destek olmazsa bu yükü tek başımıza taşımamız imkansız. Ya hep birlikte bu yükü kaldıracağız ve biz buradayız diyeceksiniz ya da gelemezseniz bizim bu yükü kaldırma şansımız yok. Karşıyaka’nın en değerli şubelerinden biri ve markası tarihe gömülecek. Bu, sadece bir şubenin değil, Karşıyaka Spor Kulübü’nün sonu olabilir."
Evet başkanımızın açıklamalarından bir kısmı böyle! Asbaşkan Deniz Köse de bu açıklamadan sonra bazı şeyleri sosyal medyada ifade etti. Onun yazdıklarının bir kısmına da bir göz atalım;
‘Başkan Aygün Cicibaş seçildiğimiz günden beri neler yaşadığımızı kibarca paylaşmış. Ama artık yeter dedi sonunda.. Aygün Başkan ile her zaman yola çıkılır, helal olsun..
Bazı klasikleşmiş söylemlerden kurtulmamız lazım.. Başta; kulübün üstünde hiçbir siyasi baskı yoktur! Hatta iktidar partisinin vekilleri sağolsun arıyor soruyorlar, maça da geliyorlar.. Sorulması gereken esas soru CHP vekilleri nerede? Kulübümüzü siyasete alet etmeyelim, mazeret aramayalım artık..
Esas soru; neden sponsor yok? 30 sene beraber yaşamışlar. Birgün biri evden çıkıyor ve bana kötü davrandı, hakaret etti diyor ve gidiyor.. Olabilir tabii ki etrafımızda da var böyle çiftler ama ortada çoluk çocuk varsa, yani sorumluluklar varsa arayı uzatmadan konuşulur, devam da edilebilir ayrılık da olabilir.. Dünyanın sonu değil, her şey insanlar için.. FAKAT bu konular hassas olduğu için diyalog ile olur. Maalesef Pınar grubu çekip gitti ve her şeyi bıraktı. Taraftarı, tüketicisi, müşterisini yok sayarak..
Holding ve kulüp arasında bir sözleşme olsaydı sezon başlamışken çok yüklü bir tazminat ödeyerek ancak giderdi.. Birinci gerçek; holding kulübümüz ile tek taraflı ticaret yapıyormuş. Kızları, rahmetli Selçuk Yaşar’ın kulübümüzdeki mirasını bile harcayabilecek kadar ileri gidebildiler. Kulübün başkanının randevu talebine nezaket adına bile cevap vermeyin, yok sayın ama bir tabela inmesin diye haber gönderin..
Merak etmeyin bu kulüp ile bir nesil büyüdü, başta babanız. Yazıklar olsun size.. Neyse..
Yapılan sponsorluk görüşmelerimiz oldu, ciddi firmalar da var ama piyasadaki manzaramızı şöyle tarif edeyim; 30 senelik bir ilişkiden çıkan insana kim gelecek! Ailenin bir kesimi sosyal medyada keşke dönse derken kim böyle bir ortama girmek ister esas konu bu.. 10-20 senedir sponsor olmak istiyorduk, holding var diye yüzümüze bakan olmadı diyen, sizin camianız bize hazır değil, aklınız geçmişteki aşkınızda diyen, biz geçmiş borçlara değil yeni projelere sıcak bakıyoruz diyen ve tabii ki mevcut ekonomik gündem ve bütçesi dolmuş seneye bakalım diyenlerle karşılaştık..’’
Şimdi en üst seviyeden yapılan bu açıklamalara bakınca görüyoruz ki içinde bulunulan darboğazdan çıkış yollarının tamamı denenmiş olduğu halde sonuç alınamamış. Bu çabaları ve samimi girişimleri son derce takdirle karşılıyoruz…
Çözüm üretilen çok fazla ve çok önemli konular olduğunu da biliyoruz. Ancak gelinen noktada anlaşıldığı üzere bıçak kemiğe dayanmış durumda. Sponsor konusu da yapılan açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla siyaseten olan nedenlerden ziyade kimsenin mevcut borç yükünü üstlenmek istememesinden kaynaklanıyor gibi…
1 milyon 200 bin dolarlık bir obstrüksiyonla karşı karşıyayız. Yaşar Grubunun 26 yıl boyunca reklamını yapan Karşıyaka basketbolunun bu sürede kendilerine sağladığı tanıtımın maddi karşılığı kaç milyon dolardır diye insan merak ediyor doğrusu! Üstelik bu borcun oluşumu da kendilerinin sponsorluğu döneminden kalma ve hiç mi bunun vicdan muhasebesini yapma gereği duymuyorlar anlamak ne mümkün! Gelin sizin varlığınızda oluşmuş olan bu borcu kapatın en azından. Ondan sonra da karşılıklı olarak ‘al mektuplarını ver mektuplarımı’’ der gerekirse ebediyen yolları ayırır ve sırtımızdaki kamburdan kurtulmanın verdiği özgürlükle yeni birlikteliklere yelken açabiliriz hiç olmazsa…
Hiç kimsenin, hiçbir kurumun veya şirketin Karşıyaka’nın ayağına bu prangayı takmaya hakkı olamaz! Koskoca Karşıyaka’nın yekvücut olarak Pınar ürünlerini boykot etmesi ihtimalinden de mi çekinmiyorsunuz?! Gerçi vefa duygusu olan biz Karşıyakalılar bunu yapmak istemezken, vefa duygusu olmayan Yaşar Holding’in şimdiki yöneticileri Selçuk Baba’nın kemiklerini sızlatmaktan bile çekinmezken sebep oldukları bu durumu düzeltmeyi düşünürler mi acaba!
Her iki tarafın da avantajına olacak olan bu yeniden sağlanacak birlikteliğin olmamasını makul ve mantıklı bir zemine oturtmakta güçlük çekiyorum doğrusu…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!