Kitap…
Günümüzde teknolojik cihazlara erişimin yaygınlığı ve global düzeyde bilgiye ulaşmanın bu teknoloji sayesinde çok kolay olması nedeniyle ele alınma, başvuru kaynağı olarak yararlanma, okunma oranının maalesef çok düştüğü bir kavram…
Oysa ki benim nazarımda yeri ve önemi asla değişmeyecek olan bir temel yaşam unsuru. Hatta bilimsel makaleleri internet ortamında bulup, çıktısını alıp, üzerinde kalemle işaretler koyarak ya da altını çizerek okurum hala…
Hele ki kitapların o kendine has kokusu yok mu! Beni adeta içine çeken en önemli unsurlardandır neredeyse…
Bir kütüphaneye girdiğinizde o enfes kokuyu genel ortam havasında da teneffüs edebilirsiniz ki kütüphaneler bence bir insanın en huzur bulabileceği ortamlardır. Bu açıdan çok şanslıyım, zira eşimin annesi Milli Kütüphane’nin müdiresi ve oranın ortamının güzelliğine bu vesileyle de daha fazla erişim imkanına sahip olduğum için…
Yeni neslin kitap alışkanlığından iyice uzaklaşmasına duyduğum üzüntü büyük…
Ancak geçenlerde olan İzmir Kitap Fuarı bu anlamdaki görüşlerimi bir nebze olsun değiştirdi ve beni yeni neslin de kitapla bağı yönünde umutlandırdı…
Aslına bakarsanız konunun aslı yine de teknoloji, medya, internet ortamıyla ilgili bir durumun yansımasıydı. Demek ki medyatik kişiler, günümüzde ‘’fenomen’’ olarak nitelendirilen internet yıldızları veya çocukların-gençlerin ellerinden düşürmedikleri tablet-telefonlarda girdikleri bir takım sitelerin yapması muhtemel doğru yönlendirmeler kitap okuma alışkanlığı gibi çok önemli bir konuda da isterlerse ne kadar da etkin ve doğru yönlendirici olabiliyorlarmış diye düşündürdü bana kitap fuarındaki gözlemlerim…
Şöyle ki;
Yıllardır İzmir’de kitap fuarlarına giden birisi olarak (bu arada kültürparktaki fuarın girişinde neden ‘’5’nci’’ kitap fuarı olarak yazdığını da anlamadım!), yıllar içerisinde bu alışkanlığımı evlendikten sonra tam bir kitap kurdu olan eşimle ve bir süre sonra da çok şükür ki kitap sevgisi olan kızımla birlikte sürdürüyorum ve en son yine eşim, ben ve kızım olarak gittiğimiz kitap fuarında haliyle yazarların imza sıraları da vardı…
Bu sıraların bazıları birkaç kişiden oluşurken bazıları ise standın önünden başlayıp dönüp dolaşıp ilerleyip adeta birkaç kilometreye varacak kadar uzuyordu. Biz de kızımın elinde 2 kitabıyla kızımın çok istediği bir yazarın uçsuz bucaksız kuyruğuna girdik…
Yazarı ben tanımıyordum. Henüz 2001 doğumlu genç bir kadın yazardı kendisi. Adora Yağmur… O kadar genç ki babasıyla gelmişti hatta ve babası organizasyonda yardımcı oluyordu. Oysa ki daha çok kısa bir süre önce önünden geçtiğim ve büyük saygı duyduğum yazar Saygı Öztürk’ün standında birkaç kişi vardı sırada (hatta 1 kişi vardı sanırım)… Haliyle hem şaşırdım hem de biraz üzüldüm Saygı Öztürk’ü insanların tanımaması veya tercih etmemesine… Belki de (ve umarım) sadece o esnada öyleydi bilemiyorum tabi…
Şaşkınlığımı, merakımı gidermek suretiyle üzerimden atmak için hem kızıma sorarak hem de kendi yaptığım internet üzerinden araştırmayla, o genç kadın yazarımızın aslında bir youtube fenomeni olduğunu öğrendim…
Youtube fenomeni olup da zararlı içeriklerle veya içi boş işlerle genç dimağları meşgul etmek yerine kitap yazmayı ve bu yoldan yürüyerek gençlerle temasını sürdürmeyi tercih etmişti. Takdir ettim haliyle…
O kuyrukta güneşin alnında 3 saat kadar bekleyip sıra bize geldiğinde (maalesef kitap fuarında bile araya girip kaynak yapmaya çalışan kul hakkı hırsızları orada da vardı bu arada) kızımın mutluluğunu gördükten sonra ben de bir kitabını okumaya karar verdim hatta…
Yine yukarıdaki satırlarda kullandığım ifadeye dönecek olursam ‘’demek ki’’ istendiği zaman bu internet popülerliği toplumun yararına, çocukların-gençlerin hayrına yönelik olarak da kullanılabiliyormuş…
İlk emri ‘’oku’’ olan bir kutsal kitaba sahipken, Atatürk gibi binlerce kitap okumuş üst seviyede entelektüel bir liderin kurduğu Cumhuriyet’te yaşarken işte hep böyle güzel hareketler, işte hep böyle güzel yönlendirmeler olsa da hem inancımızın hem de ebedi liderimizin gösterdiği yolda yürümeye azınlık bir kesim olarak değil de tüm toplumca devam etsek keşke…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!