Bildiğiniz üzere kulübümüzün tarihini detay ve belgeleriyle kamuoyuna aktarıyoruz. Ve bu onurlu geçmişe ait ilişkileri, dünyanın en çok ihtiyacı olduğu dönemde, kuruluş felsefemize uygun şekilde tanıtmak ve marka değerimize katkıda bulunmak için çabalıyoruz.
Geçtiğimiz sayıda, Karşıyaka Spor Kulübü üyesi olarak kulüp başkanımız ve yönetim kuruluna talebimizi iletmiştik. Bir geri dönüş olmadı.
Tabi gündem yoğun, kulüpte en önemli konu şirketleşme.
Şirketleşme ama nasıl, hangi modelle şirketleşme? Şirketleşme ne demek? Dünya’da ve Türkiye’de örnekleri nelerdir?
Bilginin olmadığı yerde yapılacak hatalar, yanlışlar; koskoca tarihi bir çınarın devrilmesine sebep olabilir. Biz de bu çınarın, sonsuza dek dallanmasını, budaklanmasını, yaşamasını ve yaşatmasını arzu ediyoruz.
Yapılacak çalışmalar, kimsenin menfaatine değil, 113. Yaşına adım atacak olan Kaf Sin Kaf’ın menfaatine olmalı.
Tek gerçeğimiz, bu semtin, bu toprakların öncü sporcularını ve devrimcilerini yetiştirmiş Karşıyaka Spor Kulübü’nün güçlü bir örgüt modeliyle yaşaması olmalı.
Bunun için ne yapmalıyız?
Şirketleşme konularına geçmeden önce, idari anlamda zayıflıklarımızı görmemiz ve önce bu idari hataları telafi etmeliyiz.
2023-24 sezonunda tüm branşlarda başarısız bir sezon oldu. Daha bu geçtiğimiz sezonun borçlarını geleceğimize pranga yapmışken, bu sene bir o kadar daha borç yükü yüklendi. Şükür yapılan transferler, tüm branş yönetimleri bu süreci iyi yönetti, şuan gidişat sportif manada başarılı gözüküyor.
Ama şunu özellikle belirtmek isterim; bu sezon bu kadrolarla futbol ve voleybol şubelerimizin bir üst lige yükselmesi şart.
Çıkılamaz ise, bütün yapılan bu çalışmalar ekstra borç olarak kulübümüze, yani geleceğimize vurulmuş yeni bir pranga olacağı gerçeğini göz önüne almalıyız.
Kainatın dili matematiktir. Denenmiş olan tekrar denenirse değişen pekte bir şey olmaz. İnşallah yanılırım ve tüm branşlarda başarılı bir sezon geçiririz ama sportif başarıdan daha önemli olan şey ise kulübümüzün marka değeri ve kurumsal süreçleri.
Yazının başında aktardığım üzere, henüz kulübümüzün bir üyesine, bir taraftarına, bir sevdalısına cevap dahi verme nezaketinde bulunmayan bir yönetim, şirketleşme kararı almış.
Bir ay sonra kongre olacak ve aidat borcu olan kulüp üyeleri daha internet üzerinden kulübe aidatını dahi ödeyemiyor. Çok mu zor bu işleri düzeltmek, düzenlemek, şeffaf olmak?
Bence değil.
Biz daha aidatımızı ödeyemezken, Karşıyaka, tarihinin en utanç verici dolandırıcılık hikayesine konu olmuşken, kulübün hakkını hiçbir mecrada savunma refleksi yokken, tarihi bir birliktelik olan Yaşar Grubu ile yaşananlar kulübümüzü zor bir sürece çekerken, bu kadar büyük laflar edip, Türkiye’de herkes tarafından saygı ve sevgi ile karşılanan koca çınara, kulüp menfaatlerini koruyan sözleşmelerle, doğru düzgün bir sponsor dahi bulamamışken, elimizde var olan gelir kaynaklarını kaybederek, ilgilenmeyerek - ki 100 dönüm arazi, KSK FanZone gibi hem yerel hem de merkezi yönetimden kazandırılan alanları kaderine terk ettik - size maalesef olumlu şekilde bakmam mümkün olmayacak.
Şirketleşme yakın, şart. Burada hemfikiriz.
Ama bizim isteğimiz, şirketleşme modellerini detaylı bilen, inceleyen ve istişare halinde oluşturulacak ekipte, Karşıyakalı avukat, mali müşavir ve konunun uzmanı üyelerinin katılımı ile yapılacak çalıştay sonucunda modelleme çalışmalarının oluşturulması ve buna uygun sözleşmelerin yapılması; kulüp menfaatlerinin korunması olacak.
Malum mesleğim mali müşavirlik. Spor kulüplerinin şirketleşmesini inceleyen ve aktaran çalışmalar da yaptım. Camiamızda ve İzmirimizde, spor kulüplerinin şirketleşmesi konusunda çok bilgili ve tecrübeli abilerimiz, kardeşlerimiz mevcut. Onlara saygısızlık etmek istemem ancak dünyada ve Türkiye’de uygulanan modeller belli.
Öncelikle şunu iyi algılamak gerek, hangi modeli seçersek seçelim, şirketleri yöneten kişilerin ilgisi, bilgisi, kurumsallık anlayışı, sivil toplum ve toplumsal ortaklık/şirket modelleri gibi konular, bu şirketlerin geleceğini etkileyecek en önemli faktördür.
Ben, ticaret lisesi mezunuyum. Lisedeyken tacirlik ile ilgili verilen temel eğitimlerden birisi “beşeri münasebetler” idi. Yani insan ilişkileri. Maalesef mevcut yönetimin bırakın ilişkiyi, taraftarla kavgası, mahkemelik olayları gibi üzücü olaylar duyuyor ve görüyoruz.
Kulübe fayda sağlamaya, marka değerini yükseltmeye uğraşan, tarihinde bulunan çok kıymetli ilişkileri canlandırıp, uluslararası anlamda kulübümüzü temsil etmeye, bu sayede yatırımcıların dikkatini çekmeye yönelik yaptığımız çalışmaya dahi dönüş yapmayan ve ömrünün orta yerine Karşıyaka’yı koymuş insanlara cevap vermekten imtina eden bir yapıdan bahsediyoruz.
Şirketleşme konusunda çağrımı tekrar kamuoyuna aktarıyorum. Acele edecek bir konu yok.
Öncelikli hedef, başarılı giden tüm branş ve sezonları, sponsorluk vesilesiyle tamamlamak olmalı.
Şirketleşme kararı ve modellemesi, kulübün iç dinamiklerine uygun, menfaati tamamen kulübe odaklanmış bir model olmalı.
Ayrıca, 27 Ekim 2023 tarihli, ulusal yayımlanan “Nasıl Bir Ekonomi” Gazetesinde yapmış olduğum, Türkiye ve Dünya’da uygulanan spor kulübü şirketleşmelerini analiz ve araştırmamın son bölümünü iletmek isterim.
Karşıyaka’yı en çok yakıştığı en üst liglerde görmekten daha önemli konu ise 113 yıllık koca çınarın ayakları üstünde durmasını sağlamak için özkaynaklarını korumak ve çoğaltmak olmalı. Şirketleşme olacak ise ana hedefi bu olmalı. Yatırımcı veya yatırımcılar ile birlikte, 113 yaşına basacak Türkiye’nin öncü sivil toplum kuruluşlarından olan kulübümüze “kazan/kazan” formülünü uygulamak.
Vizyonu, sermayesi ve en önemlisi vakfedeceği vakti olan yöneticilerimize destek olmaya, kulübe ve maneviyatına sahip çıkmaya tüm Karşıyakalıları davet ediyorum.
Bir kazanç söz konusu olacaksa bu semtin ve bu semtin çocuklarının, gençlerinin hakkı olmalıdır.
27 Ekim 2023 / NBE Gazetesi / İZMİR’DE DURUM NASIL?
Rekabetin yaşandığı her alan gibi, futbolda da büyük bir rekabet yaşanmakta. Bu rekabet, spor kulüplerini tesis yatırımlarına, alt yapı yatırımlarına, profesyonel anlamda kurumsallaşmaya vesair alanlara yöneltmektedir. Spor kulüplerinin bu rekabet ortamında ayakta kalabilmek ve artan maliyetlerini karşılayabilmek için çok büyük finansman kaynaklarına ihtiyaç duymaktadırlar, işte bu finansman kaynağını bulmak, profesyonel bir yapıya sahip olmak ve ticari faaliyetlerini geliştirmek için dernek statüsünde kurulan spor kulüpleri Sportif A.Ş. ye devrolmaktadır/dönüşmektedirler.
İzmir’in ilk Türk spor kulübü olan Karşıyaka, dernek olarak 1998 yılında şirket yapılanmasını tasarlamıştır. Türkiye’deki spor kulüplerinin birçoğu gibi “Klasik Model” ile başlamıştır. Spor kulübü üyelerinden oluşan genel kurul ve buraya aday olan yönetimler vardır. Üyeler spor kulüplerinin finansal ortağı olmadıklarından ticari bir bağlantıları da yoktur. Bu modelde ana hedef hep sportif başarı olduğundan kulübün başarısı yönetiminin şahsi kaynaklarına ve idari becerisine bağlıdır. Altay Spor Kulübü de hali hazırda benzer şekilde örgütlenmektedir.
İstanbul’un üç büyük takımı ise “Ara Model” olarak adlandırılan yöntem ile yönetilmektedir. Ara Model; klasik modelin devamı gibidir. Burada kulübün bir kısmı, örneğin gelirleri halka açılır.
Cumhuriyet sonrası kurulmuş olan Göztepe ve Altınordu kulüpleri ise, “Aile Şirketi” olarak adlandırılan diğer bir yöntemi seçmişlerdir. Bu modelin tek avantajı, kulübü kendi işi/varlığı olarak gören bir hissedarın olmasıdır.
HANGİ MODEL OLMALI?
Dernek statüsünde olan kulüplerin şirketleşmesini ve kurumsal bir yapıya dönüşümünü gerekli hale getiren faktörler arasında yüksek bütçeye sahip olan kulüplerin yönetiminin kısa vadeli yerine uzun vadeli stratejiler ile sağlanmasının zorunluluğu gösterilebilir. Dernek statüsünde örgütlenmenin neden olduğu ticari faaliyetlerdeki sınırlılık şirket statüsündeki yapılanma ile birlikte halka arz ve benzeri finansal kaynaklara ulaşımı çok daha kolay hale getirmesi ile ortadan kalkmakta ve birçok alternatif gelir kaynakları ile beraber gelir akışının sürekliliğini sağlamaktadır.
Açıkçası, dünyadaki uygulamaların çeşitliliği ve başarı/kâr oranları çok değişken. Her kulübün kendi iç dinamikleri çerçevesinde değerlendireceği yöntemlerin başarılı olması durumunda, İzmir şehri ekonomisini top yekün hareketlendireceği kesin.
Göztepe ve Altınordu hali hazırda A.Ş. olarak faaliyetlerini kurumsal tarafa taşımış gözüküyor. Özellikle, Karşıyaka ve Altay kulüpleri için “Ara Model”’e geçiş süreci ise sancılı olacak gibi duruyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!