1900’lü yıllarda Cordelio yani Karşıyaka, İzmir’de yaşayanların gıpta ile karşıdan baktığı bir sayfiye yeriydi…
O dönemlerde “Sakız yalıların” birbirine nazire yaparcasına sıralandığı sahildeki ihtişamlı köşkler karşısında insan hayretini gizleyemezdi. Özellikle Levantenlerin mülkiyetinde olan bu muhteşem köşkler, küçük çıkarlar uğruna tek tek yıkıldı, yerini devasa apartmanlara bıraktı. Karşıyaka yalısında ayakta kalmayı başarabilen, palmiyelerle süslenmiş bu köşklerin önünden geçerken iç geçirmemek mümkün değil…
Ülkemizin her yerinde, her şeyinde olduğu gibi eskinin tadı, yeninin ilkel zenginliğine yenik düştü…
İşte, İzmir’in göz bebeği Karşıyaka’nın geçmişindeki izlerini gördüğümüz, gizemli yolculuklarını günümüze taşıyan köşkleri:
Van Der Zee Köşkü…
Van Der Zee Köşkü, Türk dostu olarak bilinen deniz ticareti ile uğraşan Hollandalı Heinrich Van Der Zee tarafından yaptırıldı… Heinrich Van Der Zee, ticaret yapmak için geldiği İzmir’de İtalyan Baronu Alyoti’nin kızı ile evlendi, 1900’lerin başında inşa edildiği düşünülen bu Köşk’e gelip Karşıyaka’ya yerleşti.
Heinrich Van Der Zee’nin bu evlilikten iki oğlu dünyaya geldi. Bir süre sonra rahatsızlanan anne Van Der Zee, apandisit ameliyatı olmak için Paris’e gitti ve ameliyattan sonra kurtarılamayarak vefat etti… Bu arada Heinrich Van Der Zee’nin talihsizlikleri peşini bırakmadı ve iki oğlu da İkinci Dünya Savaşı’nda öldü. İyi bir Türk dostu olan Heinrich Van Der Zee,Yunan işgalinde esir edilen birçok Türk ailesini, nüfuzunu kullanarak, kendi çabalarıyla kurtardı.
O dönemler içinde bir tenis kortu bulunan, palmiyeleri ve geniş bahçesi ile tanınan Van Der Zee Köşk’ü 1940’lı yıllardan sonra bir dönem Hollanda Konsolosluğu olarak kullanıldı.
Van Der Zee Köşkü; “Taş ve tuğla kullanılarak yapılan Köşk, tek kattan ve bodrumdan oluşur. Köşkün girişinde ahşaptan üçgen bir alınlık, dört adet ahşap sütunla desteklenen, saçakları ahşap işlemeleriyle süslü bir verandası vardır.
Penetti Köşkü…
Karşıyaka yalısının en göz alıcı yapılarından olan kırmızı tuğlalı köşk,1929’da İtalyan Mimar Armando Antonia Pennetti tarafından yaptırıldı…
Pennetti Ailesi Karşıyaka’nın en köklü İtalyan ailelerinden birisiydi. Yüzyıllar boyu, Karşıyaka’da yaşayan Pennetiler köşkün bulunduğu arsayı İplikçizade Ailesinden satın aldı…
Köşkün sahibi ve mimarı olan Armando Antonia Pennetti 1884’de İtalya’da doğdu, Karşıyaka’daki bu köşkü yaptırırken İtalya’nın Veneto ve Emilia bölgelerindeki villaları model olarak aldı. Köşkün tuğlalarını Marsilya’dan getirtti, duvarların örüldüğü tuğlalara duvar sıvası yaptırtmadı, tuğlalara imalatın bitiminde sadece cilalattı.
Köşkün yapımındaki projeler, tasarımlar, mekân süslemeleri bizzat Armando Pennetti tarafından yapıldı. Mobilyaların önemli bir kısmı da İtalya ve Avrupa’dan ithal edildi, köşkün inşaatında İtalyan işçiler çalıştırıldı.
İtalyan modeli ile yapılan köşkün inşaatının bitiminde Armando Pennetti ailesi köşke taşındı… Salonları, odaları ve balkonları küçük olan köşkte ailenin Flavia adında bir kızları, Silvio Armando ve Amelia adını verdikleri ikizleri doğdu. Armando Antonia Pennetti’nin 1970 yılındaki ölümünden sonra, eşi 1979’a kadar köşkte yaşadı. Kırmızı tuğlalı ve yeşil palmiyeleri ile KSK’nin renklerini çağrıştıran bu simge köşk Penetti Ailesinin Karşıyaka’ya bir armağanı olarak günümüze kadar geldi.
Penetti Köşkü; “İki katlı olan köşkün girişi zemin katında olup cumbalı bir penceresi vardır. Teraslar, ahşap kümbetler, saçaklar, kırmızı tuğlalar, fayanslar, bordürler ve çiçek motifleriyle boyanmış süslemelere sahiptir”
Löhner Köşkü / (Epikmen Köşkü)
Karşıyaka yalısında, Osmanbey parkının hemen yanındaki Löhner (Lochner) ailesine ait köşk, Levanten İş adamı Amedee Lochner tarafından yaptırıldı. Köşk’ü yaptıran Löhner bu köşkü 1970’de Karşıyaka’nın köklü ailelerinden Epikmenler’e sattı. Epikmen ailesi, 1980 yılına kadar bu köşkte oturdu. Aile daha sonra bu köşkü başka bir yabancıya sattı. 2003-2004 yılları arasında büyük bir restorasyon geçiren Löhner Köşkü tekrar yaşanılabilir bir hale getirildi.
Löhner Köşkü; “İki katlıdır. Köşkün girişi, dar ve yüksek tutulmuş iki kapıyla sağlanmaktadır. Kapının üzerinde yuvarlak dar kemerler yer almaktadır. Dikdörtgen olan pencerelerin etrafı söveli, üzerlerinde tuğla malzemeden yapılan yarım yuvarlak kemerler mevcuttur. Köşkün ikinci katında demir konsollarla taşınan ahşap bir cumbası vardır”
Alyoti Köşkü / (Durmuş Yaşar Köşkü)
Karşıyaka’nın sembol sokaklarından olan Çamlık Sokağı’nın hemen girişinde yer alan Alyoti Köşkü, 1915 yılında İzmir’de halı ticareti yapan ünlü Levanten İtalyan Aliotti (Alyoti) tarafından yaptırıldı…
Karşıyaka’nın tarihi binalardan olan Alyoti Köşkü, 1938’de Durmuş Yaşar’a ait Rodos’taki Köşk’le takas edildi ve Yaşar Ailesi bu Köşk’te yaşamaya başladı...Döneminin özgün mimari yapılarından olan, Alyoti Köşkü, “Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu” tarafından 1985’de, “Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” olarak tescillendi…
Durmuş ve eşi Hikmet Yaşar’ın vefatının ardından Kaf Sin Kaf’ın Onursal Başkanı Selçuk Yaşar ve ailesinin yaşamını sürdürdüğü, 678 m2 kapalı alana sahip köşk, 1990’lı yılların başında restorasyona girdi. Köşkün restorasyonu 1992 yılında tamamlandı ve 2016 yılına kadar “Durmuş Yaşar Eğitim Merkezi” olarak birçok davete ve toplantıya ev sahipliği yaptı.
Yaşar Holding zaman içinde doğal şartların da etkisiyle deformasyona uğrayan ve yıpranan Alyoti Köşkü için bir kere daha restorasyon kararı aldı.
Şimdilerde köşkün ahşap, taş, tuğla ve taşıyıcı kolonları özüne uygun malzemeler ile güçlendiriliyor, orijinal süslemeleri ise aslı korunarak yenileniyor. Köşkün restorasyonunun 2018 yılının sonunda tamamlanıp faaliyetlerine kaldığı yerden devam etmesi bekleniyor.
Alyoti Köşkü; Köşk, birbirine yakın iki ayrı bloktan oluşur. Öndeki blokta, bir üçgen çatı ile sonlanan iki kat vardır. Arka blokta ise üç kat ve bir teras bulunur. Cephesi asimetrik tasarımlıdır ve çiçek motifleriyle süslüdür.
Karşıyaka her zaman güzeldi ama yalısındaki muhteşem Köşk’leri ile bir başka güzeldi… Karşıyaka’nın tarihsel dokusuna çok yakışan yalıdaki bu muhteşem köşklerin yok edilmesine seyirci kalan, Körfez’in dillere destan imbat rüzgarını çok katlı apartmanlarla hapseden, özellikle ülkemizin tek lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’in kurtuluşun ilk gecesini geçirdiği "İplikçizade Köşkü’nün" yıkılışına göz yuman çıkarcılar asla affedilmeyecektir…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!