ANA SAYFA > Yazarlar > Sevgi Molva > Canımı yakma

Canımı yakma

SevgiMolva
Sosyal Medya :
07 Ocak 2019, Pazartesi 17:53
6502 kez okundu

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin  New York kentinde 40.000 dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine10.000 kişilik halk kitlesi protesto eşliğinde katıldı.

27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, Tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına, 8 Mart'ın  “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılması önerisini getirdi ve öneri kabul edildi.

8 Mart Dünya Kadınlar günü (Dünya Emekçi Kadınlar Günü); her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Türkiye'de ise bu özel gün 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı.

Böyle anlamlı günleri kutlayalım, bu nedenle sosyal eşitlik bilincini ayakta tutmaya çalışalım ama geldiğimiz noktada niye bu kadar içler acısı bir durum var? Bunu bir sorgulayalım.

Kadınlarımızın çoğu kendi haklarının farkında bile değil, yıllardır ezile ezile 2.sınıf gibi görülmek genlerine işlemiş sanki. Büyük Atatürk’ün kadınlara verdiği çok değerli haklara ve aydınların, geçmiş yıllardan beri kadının insan hakları konusunda bir bilinç geliştirmeye çalışmasına rağmen, gerici zihniyetler tarafından yönetilen halk kitleleri, gelişmeye fırsat bulamıyorlar. İnsanlar eğitimle, toplumla birlikte, çevresindeki örneklerden yola çıkarak gelişir. Bilgi üretilmez, iyi eğitim verilmez ve özgürce düşünmeye fırsat verilmezse eğer, toplumda nasıl gelişecek insanlar?

Nerede olursa olsun, maalesef devletin de göz yumduğu fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet artık kabul edilemez boyutlarda. Toplumumuzda zaten var olan, son yılların istatistiklerine göre de giderek artan eylemler ortada kol geziyor. Aile içinde meydana gelen fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddetin, evdeki kız çocuklarının cinsel istismarının, kadınlara tecavüz, nikâh dışı şiddet ve istismarla bağlantılı cinsel tacizin, işyerinde ve başka yerlerde sarkıntılık ve cinsel zorlamanın, kadınların alınıp satılarak fahişeliğe zorlanmasının, özellikle de cinayetler ve sistematik tecavüzlerin, cinsel köleliklerin önü alınamıyor.

Kadınların insan haklarının ihlal edilmesi, toplum içinde meydana gelen fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet bir türlü durdurulamıyor. Kadına şiddet gösteren erkeklere bu konuda getirilen af, indirim ve hafifletici sebep uygulamalarının yoğunluğu dikkat çekici. Kadınların oran olarak yarısı, daha büyütülürken erkeğin üstünlüğü kendilerine empoze edilerek büyüyor ve evdeki örnekler de öyle ise, hayatı öyle öğreniyorlar. İyi eğitim görmezlerse, bu yerleşmiş duygulardan kurtulamıyorlar.

Ne yapmalı?

Eğitim ve öğrenim; bu konuda en başlarda geliyor. Bu şiddetten kurtulmak için en önemlisi, kadınların kendilerinin bilinçlenmeleri. Çok okumak gerek. Yakın zamanda 25 yazar bir araya gelip “Kadına Şiddete Dur” diyen bir kitap yazdılar. İsmi “Canımı Yakma”.  Şiddet kültürüne ve ayrımcı söyleme dur diyen bu kitabı kadınlar başta olmak üzere herkes okumalı. Bu tür yayınların bilinçlenmede çok önemli olduğu kesin. Kadına yönelik şiddetle ilgili sivil toplum kuruluşlarını da kapsayan daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Bu şiddet olgularının tanımlanmasında, tedavi, destek ve rehabilitasyonun yanı sıra, toplumda şiddetin azaltılmasında, önleme, koruma ve erken müdahaleyi sağlamada, sağlık çalışanlarına da önemli görevler düşmekte. Etik ve mesleki kodlar doğrultusunda şiddet mağdurunu tanıma, suçluluk hissetmeden sorununu dile getirmede cesaretlendirme, mahremiyetini ve güvenliğini sağlama, uygun veri toplama, gerekli durumlarda diğer profesyonellere yönlendirme ve destek sistemleri ile ilgili rehberlik etme görevlerini yerine getirmek durumundalar.

En büyük görev ise toplumu yönetenlere düşmekte; Yöneticiler; önce örnek olmayı başarmalılar, sonra şiddetsiz bir toplum kültürünü oluşturmak, toplumu eğitmek ve geliştirmek için her tür yatırımı yapmakla, gerekli önlemleri almakla, sorunları çözmekle, demokratik ve özgür bir ortam yaratarak halkı huzurla yönetmekle yükümlü olduklarını bilmek durumundalar.

Ülkemizdeki olumsuz koşullarda yük yine kadınlara düşüyor. Kadınlar “kadının insan hakları” için, bir yerden yeniden başlamalılar ve şiddeti körükleyen ve önlem almayan tüm guruplara karşı artık daha güçlü haykırmalılar: “CANIMI YAKMA” !!!!!


PAYLAŞ

Yazara Ait Diğer Makaleler

08.09.2024 Biz ne yapıyoruz?

29.07.2024 Yeni Dünya

17.05.2024 ''Aslında her şey kurtuluşun başlangıcıydı''

07.03.2024 Kadınlar

12.01.2024 2023-2024

27.12.2023 Yeni yıl

14.12.2023 Yerel Seçimler - Halkçı Belediyeler - Yaşanabilir Kentler

09.11.2023 10 Kasım

27.10.2023 100.Yıl

18.05.2023 19 Mayıs

24.02.2023 Hüzün

30.12.2022 2023

29.06.2022 Anları yaşamak

24.04.2022 Umut

06.03.2022 Kadınlar

13.02.2022 Haklarımız

31.01.2022 Selam olsun

26.12.2021 Bir tohum yeşeriyorsa

11.11.2021 Kayıplarımız

19.05.2021 Şu an ya da hiçbir zaman

23.04.2021 Akıl ve düşünce

09.03.2021 8 Mart

14.02.2021 5 Sorun

30.12.2020 Umut da umut

30.11.2020 Yüzleşme

29.10.2020 Günden kalanlar

09.09.2020 Bilgi çağı

29.08.2020 30 Ağustos Zafer Bayramımız

30.07.2020 İstanbul Sözleşmesi

30.06.2020 Nefes alamıyoruz!

19.05.2020 Sorumluluk

23.04.2020 Yeniden başlamak

03.03.2020 Kadınlar

31.01.2020 Başarı

30.10.2019 Yaşamak

09.09.2019 Zorba

30.07.2019 Can Yücel "Şiir insan"

23.04.2019 İnsan mıyız, değil miyiz? İşte bütün mesele bu

08.03.2019 Biz; Her birimiz İzmir’iz

21.01.2019 Vizyon ve başkan

07.01.2019 Yılbaşı

07.01.2019 Sosyal Demokrat Belediyeler

07.01.2019 Eğitim ve düşünme

07.01.2019 Sanat

07.01.2019 Seçim

07.01.2019 Kadın

07.01.2019 Yapay zeka

07.01.2019 Bir yılı daha devirdik

07.01.2019 Demokrasi ve Cumhuriyet

07.01.2019 ''Ahlak'' kavramı

07.01.2019 Cumhuriyet kadını

07.01.2019 Uygarlık

07.01.2019 Sanat

07.01.2019 Kitap üzerine...

07.01.2019 Sevgi üzerine

07.01.2019 Mutluluk üzerine

07.01.2019 Yavaş intihar

07.01.2019 Gidiyor

07.01.2019 Cumhuriyet!..

07.01.2019 Barış Barış Barış

07.01.2019 Kaos

07.01.2019 Yaşanabilir kentler...

07.01.2019 Büyük insanlık

07.01.2019 Kent ve Dönüşüm - çözüm

07.01.2019 Kent ve dönüşüm

07.01.2019 62'den tavşan yapardık...

07.01.2019 Seçim

07.01.2019 Direniş!..

07.01.2019 Hep beraber

07.01.2019 İzmir'in vizyonu ne olmalı -4-

07.01.2019 İzmir’in Vizyonu ne olmalı-3

07.01.2019 İzmir'in vizyonu ne olmalı -2-

07.01.2019 İZMİR’in VİZYON PLANI

07.01.2019 Seçim...

07.01.2019 Doğrusu...

07.01.2019 ZOR!

07.01.2019 NE OLUYOR?

07.01.2019 ENGELLERİ KALDIRMAK (ENGELSİZ MİMARLIK)

07.01.2019 NEREYE ARKADAŞ?..

07.01.2019 KARŞIYAKA BULUŞMASI

07.01.2019 SİMGE KENT

07.01.2019 30 AĞUSTOS 1922

07.01.2019 HAYDİ!..

07.01.2019 ''AKLA ZARAR''

07.01.2019 ŞU SON GÜNLERDE...

07.01.2019 KARŞIYAKA'DAN BALKANLAR'A BİR "MERHABA"

07.01.2019 ZAMAN DARALIYOR

07.01.2019 GÜVENLİĞİMİZ

07.01.2019 POLİTİKA

07.01.2019 CİNSİYET EŞİTLİĞİ

07.01.2019 BİLİM ve AKIL

07.01.2019 ULAŞIM

07.01.2019 BARIŞ

07.01.2019 DÖNÜŞÜM KAÇINILMAZ

07.01.2019 EXPO (Dünya Sergisi)

07.01.2019 AYAK İZİ

07.01.2019 EN YAKIN CENNET...

07.01.2019 SÖZ KONUSU KARŞIYAKA İSE...

07.01.2019 MAYIS ÇIĞLIĞI

07.01.2019 DOĞRU, YANLIŞ


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

Köşe Yazarları

Anket

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?