Kasım ayı içinde neredeyse her hafta bir seyahat yapınca yazı başlığı bulmada zorlandım. Antalya desem yerim yetmezdi. Sofya desem, geçmiş ve bugün arasındaki farkları yazmaya kalksam gazete sayfaları yeterli olmazdı. Ankara diyorum ve hemen ekliyorum, başkente gidince, şikâyet ettiğim İstanbul trafiğini aradım!
Antalya’nın Kemer ilçesindeki bir otelde Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu’nun Koordinasyon toplantısına katıldım. Bu toplantıda kıymetli hocam Prof. Dr. Mustafa Erol bana eşlik etti. Oturumları izledik, TÜSF’nin faaliyet programlarını, yaptıklarını, bazı projelerini izleme fırsatı bulduk. Federasyon Başkanı Prof. Dr. Mutlu Türkmen’in kapsamlı bir açılış konuşması, bir yıldan bu yana nelerin yapıldığının yanısıra gelecekte nelerin gerçekleştirileceği konusunda önemli ipuçları içeriyordu.
Üç günlük toplantının ana gündemi sona erdiğinde bir günümüzü İstanbul’da geçirelim deyinde gece yola çıkıp, gecenin yarısında İstanbul’a vardık. Bu arada Antalya havalimanı yenilenmiş, ortalık düzelmiş, oraya yakışan bir gelişme yaşanmış. Düşünenlere ve gerçekleştirenlere buradan teşekkürlerimi gönderiyorum.
Ardından, Sofya’da düzenlenen 4. Uluslararası Uygulamalı Spor Bilimleri Kongresine katıldım. Bu kongreye Rumeli Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi olarak manevi açıdan orada olma zorunluluğumuz var idi. Çünkü, bu yılın şubat ayı içerisinde “Vassil Levski” Ulusal Spor Akademisi ile Erasmus Anlaşması imzalamaya gitmiş idik. Uluslararasılaşma faaliyetlerimizi sürdürebilmemiz için katılma yanında bir de bildiri sunma şansı yakaladık.
Kongre öncesi ve esnasında organizasyon komitesinin ilgisi karşısında çok şaşırdığımı itiraf ediyorum. Bulgaristan’ın Ulusal Spor Akademisi Rektörü Prof. Dr. Krasimir Petkov ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ognyan Miladinov’un her aşamadaki iletişim ve ilgisi karşısında gelecek yılın ekim ayında düzenleyeceğimiz kongrede bu bilim insanlarını nasıl ağırlayabileceğimiz konusunda daha çok çalışmamız gerektiğini düşünmeden edemiyorum.
Kongre ve içeriği konusunda ayrı bir yazıyı kaleme alacağım. Çünkü spor başka noktalara doğru evriliyor. Yapay zekâ her tarafımızı sarmış ama bunun arkasında nelerin olduğu konusunda henüz tam bilgiye sahip değiliz. Medyanın çok kollu biçimde sporu yönetmeye devam ettiğini görüyoruz. Daha önceleri de yazdığım gibi bence biz organik zekâya inanmaya devam edelim.
Ve Ankara… Bu defa Dekanlar Konseyinin yürütme kurulu üyelerini seçmek için başkenti ziyaret ettim. Ön çalışmalar, uzaktan toplantılar, sıkı telefon konuşmaları sonrasında birden kendimi bu seçimin divan kurulunda buldum. Yeni arkadaşlarımızın seçilmesini yönettim. Fakat bu grubun önünde çok önemli bir iş yükünün bulunduğunu belirtmek zorundayım.
Özel yetenek sınavlarının merkezi şekilde yapılıp yapılmayacağı, yapılacaksa içeriği, başvuruların azalması, kontenjanların dolmaması (Tüm kontenjanların dolacağı varsayılıyordu), bazı bölümlere öğrenci alım şekli, bölümlerin çekirdek programları, beden eğitimi ve spor öğretmenliği programlarının Millî Eğitim Bakanlığının yeni yapılanması (4+4+4) ile yeniden iş birliği ve mutabakatın yapılması gibi konular hızlı şekilde çözümü beklenen hususlar arasında yer alıyor.
Kasım’ı kısaca kendi açımdan sizlere özetlemeye çalıştım. Aralık ayını kalite, eğitim, araştırma ve planlama üzerine yoğunlaştırdım. Oradan neler çıktığını sizlerle paylaşırım. Umarım kar yağar, yeraltı su kaynaklarımız beslenir, barajlarımız dolar.
Suyu iktisatlı kullanalım…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!