Altında, bu ölçüdeki yükselişin sürmesi, Türk ekonomisini alt-üst edecek ve Türk Lirası'na çok büyük zarar verecektir. Enflasyonu körükleyecek, önemli ölçüde yeni yoksul kitlelerin oluşmasına sebep olacaktır. Paranın ekonomiye aktarılmasını, üretime katkı sağlamasını, iş ve istihdam yaratmasını önleyecek, böylece, oluşan toplum barışın ve huzurunu olumsuz etkileyecektir. Ne yazık ki, halkımızın yarıdan fazla büyük bölümünün EKONOMİ konularında ki bilimsel yapısının çok zayıf olmasından kaynaklanan, kendisini bireysel biçimde güven altına almak fikri ve yanlış kararı, ülkemize, yeniden ve yine yeniden ekonomik şanssızlıklar, hatta, KAOS biçiminde tanımlanacak problemler yükleyecektir. Beraberinde ise, toplumsal barış, sosyolojik ve kültürel bozukluklar, daha da derinleşecek, altından kalkılamayacak noktaya gelecektir. Türk Milleti olarak, bu konuya, bilinçli, bilgili, mantıklı ve akılcı biçimde duyarlı olup, geleceğimizi, daha da tehlikeli alanlara taşımamalıyız. Ülkemizin geleceğini, durağan özellikli (stabil emtia özellikli, hareketsiz değer olan (ALTIN) nesnesine, feda etmemeliyiz!...
BENDEN, SÖYLEMESİ!...
Bu yazım, bir vatandaş olarak, yüce Türk Milletine, önemli bir uyarımdır!...
Bir ülkede kullanılan para, o ülkenin itibarını, şerefini, haysiyetini, namusunu ve gücünü temsil eder. Avrupa Birliğine girmek için 1980'li yıllardan beri, kapıda bekletilen TÜRKİYE'NİN halen tedavülde kullanılan en büyük parası, 200.-TL.'dir. Yani, Avrupa Birliği' nin kullandığı euro'ya çevirirsek, 4.5 euro karşılığı demek oluyor. Oysa, Almanya'nın kullandığı en büyük para ise, 500.- euro. Yani, bizim en büyük paramızın tam 100 misli. Beraberinde, her yıl yüzlerce milyar euro bütçe fazlası veriyor. Buna rağmen, ekonomilerinde, ALTIN'ın ekonomik vasfı, en alt düzeyde. Çünkü, Alman halkı, top yekün ekonomik değerlerin, kalkınmanın ve enflasyon algısının temel kaynağının yapısını, çok iyi bilmektedir. Başka bir ifade ile, "ALTIN" denilen illetin, ülke ekonomisini sömüren, üretime zerre kadar katkısı olmayan, enflasyonu körükleyen, atıl ve durağan (stabil) özellikli bir nesne olduğunu, ikinci dünya harbi sonrasında, 1945 yılından beri çok iyi öğrenmişlerdir. Eğitim yapısı düşük olan ülkelerde ise, bireyler, kendi ekonomik geleceğini, sözde güven altına almak amacıyla, kalkınmanın, istihdamın, üretimin bir numaralı DÜŞMANI "ALTIN'a yönelmektedirler. Bu tutum çok yanlıştır ve ÜLKELERİ ekonomik uçurumun kenarına kadar getire bilmektedir... BENDEN SÖYLEMESİ... Gerisi, ilgili kişilerin sorunudur.
Saygılarımla.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!