ANA SAYFA > Yazarlar > Nihat Yüksel > İstasyon

İstasyon

NihatYüksel
Sosyal Medya :
29 Mart 2023, Çarşamba 10:18
734 kez okundu

1903’de yeni genç bir subayın Selanik’e 3.Ordu’ya tayini çıkar. Burada kendisine “hat komiserliği” görevi verilir. Bu o dönemde çok önemli bir görevdir zira Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a ulaşan tüm yollar üç değişik yerden gelip Selanik’te birleşmekte ve oradan İstanbul’a gelmektedir. O dönemki lojistik hizmetleri açısından en önemli nokta, Selanik’tir. Türk ulusunun ve Fransa’da yaşayan 18.000 Türk Yahudisi’nin de kaderini belirleyecek olan Selanik…

1930’da da Ankara’nın Etimesgut ilçesinde Bahçekapı adıyla bir tren istasyonu hizmete girer. Kurmay Albay iken emekli olan bu genç subay 1961 yılında vefat ettiğinde, bu istasyon O’nun adını alacaktır. 

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa önderliğinde bütün prangalarından bir bir kurtulmayı başaran Genç Cumhuriyet, ekonomik bağımsızlığın ve ülkenin her alanda ilerlemesinin, her alanda üretilen mal ve hizmetlerden her bireyin eşit ve zamanında faydalanmasının ve memleketin tamamının imarı ve kalkınmasının en ekonomik koşullarda tren yollarının da yenilenmesi ve çoğaltılmasıyla gerçekleşeceğini elbette bilmektedir.

1856-1920 döneminde Osmanlı’da bulunan demiryollarının tüm yöneticileri yabancıdır ve büyük çoğunluğu da Türkçe bile bilmeyen Fransız uyruklu görevlilerdir. Demiryollarındaki konuşma ve yazışma dili ile tüm mevzuat (tüzük, yönetmelik, vb) dili de Fransızcadır.
1921’e gelindiğinde yaklaşık 1174 kilometre uzunluğundaki demiryolu hattında bulunan istasyonlarda ve lokomotiflerde görev yapacak hiçbir yerli personel yoktur. Savaşların kazanılmasında en önemli unsur olan “askeri lojistik”in demiryolu ayağı yapılamayacak bir haldedir.

1907’de de Mustafa Kemal Paşa Şam’da Yüzbaşı rütbesinden Kolağası rütbesine terfi olur ve Selanik’e tayini çıkar. Mustafa Kemal, Selanik’te bu genç subaya komşu olur ve tanışırlar sonra da 3.Ordu’da beraber çalışmaya başlarlar ve aynı çadırı paylaşırlar. Osmanlı üzerine tartışırlar ve kişisel ilişkilerini dostluk seviyesine çıkarırlar. Hatta Mustafa Kemal, Trablusgarp’a Derne komutanı olarak gittikten sonra bu genç subaya birçok mektup yazar.
Genç subay’a daha sonra Azerbaycan yolu görünür, artık o, miralay ve bir komutandır. Orada 1918’de ilk Azeri-Osmanlı düzenli ordusunu kurar. İngilizler İstanbul’u işgal edince geri döner. Ancak hasta olduğu için Anadolu’ya kaçamaz. Halen irtibatta olduğu Mustafa Kemal bunu bir fırsat olarak görür ve Anadolu’ya kaçırılmasını istediği meşhur “beyaz subaylar” listesini yakın dostuna gönderir. Anadolu’ya geçerler. Bursa’ya ulaştığında İsmet beyden “Ankara’ya bir an önce gelmesi” konusunda bir telgraf alır. Ankara’ya vardığında iki teklifle karşılaşır. İsmet İnönü, kendisine Erkan-ı Harp Umumiye İkinci Reisliği’ni (Genelkurmay İkinci Başkanlığı) teklif ederken, Fazıl Paşa ise demiryollarının başına geçmesini ister. Bu konuları konuşmak için Mustafa Kemal’in yanına çıkarlar. 

İşte İsmet Paşayla Mustafa Kemal’in yanına çıkan bu önemli kişi Behiç ERKİN’dir.

Başkomutan, Behiç bey’e o meşhur sözünü söyler: “Behiç Bey, ben cephede ne yapılacağını çok iyi biliyorum, fakat ordumuzu cepheye taşımaya nasıl muvaffak olacağımızı bilmiyorum. Zamanında sahip olduğunuz tecrübelerden bunu sizin başarabileceğinizi biliyorum. Sizin demiryollarının başına geçmenizi isterim. Var oluş savaşımızda ancak bu şekilde başarılı olabiliriz”. Bunun üzerine Behiç Bey, kimsenin işine karışmaması şartıyla bu görevi kabul edebileceğini söyler. Başkomutan, gülümser ve Behiç Bey’in elini sıkar. 

Kurtuluş Savaşı’nın en sıcak dönemlerinde Mustafa Kemal’den bir telgraf gelir. Telgrafın üstünde, “Dakika tehiri (gecikmesi) idamla cezalandırılacaktır” yazmaktadır. Telgrafın içeriği “Trenlerin son sürate çıkarılarak cepheye asker sevkiyatının hızlanması gerekmektedir”. Her zaman doğru olduğuna inandığı şeyi yapan Behiç Bey, Başkomutan’ın emrine şu şekilde cevap verir: “Hat,  40 km’den hızlı gitmeye müsait değildir. Eğer daha hızlı sevkiyat yapılmaya kalkışılırsa korkarım tek bir sevkiyat bile yapamayabiliriz. Emrinizi aldım. Bu şartlardan dolayı uygulamadım. İkinci bir emrinizi bekliyorum”. Başkomutandan ikinci bir telgraf gelir. Telgrafta aynen şu kelimeler yazmaktadır: “Siz nasıl uygun görürseniz Behiç Bey”…
29 Mart 1918’de Mareşal Liman Von Sanders, Gelibolu Savaşı’nda asker ve erzak sevkiyatının mükemmelliğine hayran kaldığı için Miralay Behiç Bey’e birinci dereceden Alman Demir Haç Madalyası takar. Bu madalya, Alman ulusu için çok değerlidir. Sadece önemli Alman devlet adamlarına verilen en üst seviyeden bu madalyanın bir yabancıya verilmesi o dönemde görülmüş bir şey değildir. 
Büyük Taarruz dahil olmak üzere cepheye asker sevkiyatı Behiç Bey tarafından mükemmel şekilde gerçekleştirilir. 
Cumhuriyet döneminde Behiç Erkin, Devlet Demiryollarının kurucu genel müdürü olur. Bugün Devlet Demiryollarının başında “Türkiye Cumhuriyeti” yazmasının sebebidir. Demiryollarının Avrupai standartlarda çalışmasını isteyen İnönü’yü TCDD’nın millileştirilmesi için ikna eder.

Mustafa Kemal, 10. Yıl Marşı’nda bir tek dizeyi değiştirmiştir. “Yurdun bütün tepelerinde dumanlar tütmektedir” yazan dizeyi çizmiş, “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” yazmıştır. Ardından Behiç Bey’e telefon açıp “Emeğinizi yeteri kadar yansıtmadığı için 10.Yıl Marşı’nda bir dize değiştirdim, size haber vermek istedim” demiştir.

Atatürk, soyadı kanunu çıktığında da 37 kişiye soyadlarını kendi vermiştir. Neden o soyadını uygun gördüğünü birer mektupla belirtmiş ve bunu da Dil Tarih Coğrafya Enstitüsü’ne gönderip “Türkiye’nin ilk 37 soyadı olarak kaydedilsin” talimatını vermiştir. Bu soyadlardan dokuzuncusu “ERKİN”dir. Neden bu soyadını verdiğini ise Paşa, şu not ile anlatmıştır. “Her şart altında kendi doğrularını dile getirme cesaretini gösteren, bağımsız kişi…”

İTÜ’nün özerkleşmesinden tutun da Emekli Sandığı ve Milli İstihbarat Teşkilatının fikir babası ve kurucusudur. Haydarpaşa’da Demiryolu Müzesi O’nun eseridir. İlk kamu müzesi olan “İnkılâp Tarihi Müzesi’’ni kuran devlet adamıdır o.
1923’te ilk Genel Müdürlük teşkilatı kurulan Konya’da “Şimendifer Mektebi/Demiryolu Okulu” açılmasına öncülük etmiştir. Bu okulun devamı olan Demiryolu Meslek Okulu 1942 yılında Ankara’da açılmıştır. Behiç bey 1926’da Bayındırlık Bakanlığına getirilir. 
Budapeşte ve Paris gibi Avrupa’nın önemli başkentlerinde Büyükelçilik görevinde bulunmuştur. Paris Büyükelçiliği döneminde İkinci Dünya Savaşı sırasında 1939’da Avrupa’da birçok Musevi, insanlığı unutan ırkçı Nazilerin saldırıları nedeniyle hayatlarını kaybetmişlerdi. Türk diplomatları kendi hayatlarını tehlikeye atma pahasına bu insanların ölüm kamplarına gönderilmelerine karşı direnç gösteriyorlardı. Behiç bey bu dönemde Fransa başbakanının oğlunun da aralarında bulunduğu 18.000 yahudiyi kurtarmıştır. Bu hizmetlerinden dolayı kendisine Fransız Devleti tarafından “Légion d’Honneur” ödülünün birinci nişanı olan “Grand Croix” ödülü verilmiştir.
Albay rütbesiyle emekli olan Behiç ERKİN ömrü boyunca günlük notlar tutmuştur. 900 defterden oluşan bu notları, ölümünden üç yıl önce 1958’de, kendi ölümünden bir yıl sonra yayınlanmak şartıyla Türk Tarih Kurumu’na vermiş, ayrıca anıların yayınlanma masrafı için aynı kuruma o günün parasıyla 10 bin lira bağış yapmıştır. 
2007 yılına kadar yayımlanmamış olan bu hatıra dolu defterler torununun çabalarıyla binbir zorlukla ortaya çıkarılmış ve “BÜYÜKELÇİ” adlı kitapta toplanarak yayınlanmıştır.

11 Kasım 1961’de vefat etmiş ve vasiyeti üzerine, İzmir-Ankara-İstanbul hatlarının birleştiği Eskişehir’de Enveriye istasyonunun bulunduğu yere defnedilmiş ve bir süre sonra TCDD tarafından aynı yerde yaptırılan anıt mezara nakledilmiştir. Demiryolcuların babası olarak bilinen BEHİÇ BEY’İ buradan geçen tüm demiryolcular saygıyla selamlamaktadırlar. 1930 yılında açılan Bahçekapı istasyonu da 1961 yılından beri BEHİÇ BEY İSTASYONU olarak hizmete devam etmektedir.


PAYLAŞ

Yazara Ait Diğer Makaleler


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

Köşe Yazarları

Anket

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?