ANA SAYFA > Yazarlar > Nihat Yüksel > Agora

Agora

NihatYüksel
Sosyal Medya :
18 Kasım 2021, Perşembe 22:08
939 kez okundu

Rum kaptan Asteri, 1890 yılında Balat çarşısında bir meyhane açar. Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar. Meyhane, masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz şaraplarıyla kısa zamanda ün yapar. 

Ama meyhanenin adının duyulmasına ve ününün artmasına neden olan asıl olay, yıllar sonra İzmir’de yaşanacak olan buruk bir aşk hikâyesidir.

İzmir'li doktor Onur ŞENLİ tıp öğreniminden önce âşık olduğu kızdan ümidini kesince İzmir'de, Basmane Semtinde bulunan tarihî,  ünlü Agora'daki meyhanelere gitmeye başlar. Bir gün iyice sarhoş olur ve eve döndüğünde o ünlü şiiri ortaya çıkar. 

Şiirin ismi "Aşk Şarap ve ...." iken daha anlamlı olacağı düşünülerek AGORA MEYHANESİ olarak değiştirilir. 

Sonradan bazı satırları da değişikliğe uğratılarak şarkı formuna sokulur ve başka bir kişi tarafından yazıldığı varsayılarak çok ünlü bir şarkıcı tarafından "Burası Agora Meyhanesi/Burda yaşar aşkların en şahanesi ve en divanesi/Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin, ama bu sekiz köşeli meyhane seni bilir" .... şeklinde bildiğimiz şekliyle okunur. 

Sonra mahkeme süreci ve karar. Ünlü şarkıcı 66 bin tl tazminat ödemeye mahkum olur. 

Dr. Onur Şenli yıllar sonra 2006'da istanbul'a gelir. Balat'ta Agora meyhanesi isminde bir mekân olduğunu duyar, görmek ister. Geldiğinde hayal kırıklığı yaşar, çünkü mekân kapalıdır. Ricasi üzerine anahtarı komşulardan bulunarak açılır. 

İçerisi harabedir ancak Agora Meyhanesi şiirindeki gibi sekiz köşelidir. Şair Onur Şenli çok şaşırır bu benzerliğe. Çünkü burasını daha once hiç görmemiştir. Ama şiirindeki meyhane sekiz köşelidir. Onur Şenli o günlerde mekanın haline çok üzülür. Bu mekân,  yıllar sonra yeniden açılır.

İşte Balat'taki Agora Meyanesinin ünü bundan sonra artar da artar. Türk Filmlerindeki bazı sahneler burada çekilmeye başlar ve sonraları bir dizi etkinliğe ev sahipliği yapar.

İşte Istanbul'un buram buram nostalji kokulu bu fantastik semtini adım adım gezdik.  Salaş mı salaş sokakları, mekanları, nice aşklara tanıklık etmiş iki katlı cumbali evleri, tam bir esnaflık harikası dükkânları, ünlü patrikhanesi, Demirkilise'si, yuzbinlerce antika ürünün el değiştirdiği müzayede mekânları, nostaljiyi âdeta yeniden yaşatan kahvehaneleri,  velhasıl tarihi tarih gibi kokan korunası bir semt Balat. 

Mutlaka Merkez Şekercisine uğrayın. 

Türkiye'de bugüne kadar üretilen bütün gazozların yaşatıldığı Sevda Gazozcusu çok ilginizi çekecek. Canı turşu çeken Kadıköy'lülerin taa oralardan kalkıp gelip turşu aldığı Balat Tursucusu gerçekten hakkını vermiş dedirten cinsten.

Fener Rum okulu, tarihî  Fener Rum Patrikhanesi,  sayamadığım bır çok yahudi dükkânı ve cumbaları süsleyen rengârenk sardunyalar "ben burdayım güzelim" der size, onlara gülümsemeden geçemezsiniz. 

Dokusu bozulmamış ancak  tam anlamıyla korunduğunu da söyleyemeyiz, hatta kargaşa içerisinde ordan oraya, maceradan serüvene savrulmuş da diyebiliriz. Kesinlikle  tavsiye ederim. Gelirseniz; kırmızı mavi beyaz yeşil turuncu fincanlardan müthiş bir sokak hengamesinin direnişi arasında Türk kahvesi içmeyi ihmâl etmeyin. 

Çok keyif alacaksınız. Hem Balat'tan hem de kahveden.

Sevgiyle muhabbetle kalın.


PAYLAŞ

Yazara Ait Diğer Makaleler


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

Köşe Yazarları

Anket

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?