Turkish Airlines Euroleagu Final Four ilk maçında son şampiyon Panathinaikos önüne çıkan Fenerbahçe Beko Euroleague normal sezonunda iki kez kaybettiği rakibini bu kez ders niteliğinde bir Basketbol ile devirip ilk finalist oldu.
Maçlarda hiç oturmayan ve oyuncularıyla her pozisyonu konuşup dikte eden Sarunas Jasikevicius oyuncularının pozisyon bilgisini inanılmaz boyutlara çıkarıp onlara hem sınıf atlattı, hem de şampiyon olabilecek bir takım olduklarına ikna etti. Tıpkı idolü Zeljko Obradovic gibi oyunculara kattığı şeyler ile anılacak, hatırlanacak ve örnek alınacak bir Koç olduğunu kanıtladı. Son 10 maçın 9’unu kaybedip kovulan Dimitris Itoudis’ten aldığı enkazı 2 kupalı şampiyona çeviren Saras geçen yıl gelecekte neler yapabileceğini göstermişti. Koçluk sadece iyi takım kurarak şampiyon yapmak değil aynı zamanda oyuncuları pozisyon bilgisi ve mental olarak da geliştirebilmektir. O açıdan Saras’ın yaptıkları gerçekten ayakta alkışlanacak cinsten ayrıntılar. Çünkü bir tık sonra geliştirdiğiniz oyuncular Koçluğa döndüğünde aynı mentalitede olup bu kez onlar yeni Koçlar yetiştirecek. Böylece dünya çapında bir çok oyuncu yetiştirme aşığı Koçlar ortaya çıkıp dünya Basketbolunu güzelleştirecekler. Oyuncu geliştirmeyen, emek vermeyen ve sadece şampiyonluğu düşünen Koçlar ise tarih olacak.
Gelelim maçın detaylarına..Öncelikle Fenerbahçe Takımının sahaya müthiş bir motivasyon ve inanç ile çıktığını söylemeliyim. Daha maçın başında Panathinaikos’a kazanamayacağını açıkça dikte ettiler. Sarı-lacivertlilerin savunma kurgusu hatasızdı. Özellikle Hernangomez ve Mitoglou gibi çok kritik ve değerli skorerleri sistem dışına ittiler. Boyalı alanı çok iyi savundular. Savunma ribaundu konsantreleri üst düzeydeydi. Hücumda da hem çember altını iyi kullandılar hem de yüksek özgüven ile üçlükleri attılar. Ne olduğunu anlayamayan Panathinaikos 12 sayı geri düştükten sonra Nunn ‘Kenara çekilin ben oynayacağım’ dedi ve üst üste sayılarla Pana’yı geri döndürdü. İki 4 numarasından skor katkısı alamayan Ataman bu kez sezon başından beri sakat olan Lessort’u oyuna alıp onun sertlik ve enerjisinden yararlanmayı seçti. Ayrıca Gabriel’in alamadığı ribaundları Lessort ile domine etmek istedi. Sloukas’ın 16 dakika civarında oynadığı maçta sadece 3 asist ve 2 sayı ile verdiği katkı yeterli olmadı. Cedi’nin yine çok iyi oynadığı gecedeki 22 sayı 6 ribaund 1 top çalma 3 top kaybı performansı Pana’yı ayakta tutan en önemli etkendi. İlk yarıda oyuna önemli katkı yapan Grant ise 2. yarıda aynı etkiyi gösteremedi. Boyalı alan sayısı normalin epey altında kalan Yunan ekibi Fenerbahçe’yi kovaladı ama yakalayıp geçemedi. Bunda Nunn’ın şartları zorlamasına rağmen hiç 3 sayılık basket bulamaması da önemli etkendi. Nunn ayrıca 19 sayı 3 ribaund 1 top çalma ve 3 top kaybı ile oynarken belki de bu sezonki ilk asist yapmadan tamamladığı performansı ile şaşkınlık yarattı. Özellikle erken faul sıkıntısı yaşaması ve böyle önemli bir maçın bitimine hatırı sayılır bir süre varken 5 faule ulaşması mental olarak bittiğini kanıtladı. Sürekli ‘En büyük benim’ diyerek herkese gider yapması, rakipsizliğini ilan etmesi bu kez duvara çarpmasına neden oldu. Bu maçı ve turnuvayı hatırladıkça daha mütevazi olması gerektiğini anlayacaktır. Ancak bu şekilde herkesin örnek alıp sevdiği bir oyuncu olabileceğini idrak etmeli. Belki ligde fark yaratıyor ancak Avrupa’nın son yıllarda kaliteli oyuncu üretememesi, yetişen oyuncuların iyi paralar karşılığında NCAA takımlarına gitmesi ortaya çok az yıldızlı ve sönük kalitede bir Euroleague izlememize neden oldu. Yani kaliteli oyuncu yokluğunda yıldız oyuncu mertebesine eriştiği gerçeğini biri ona anlatmalı. Pana için en tehlikeli olan şey aslında Başkan’dan başlayıp herkesi içine alan AŞIRI EGO. Rakipleri küçümsemek, bu doğrultuda demeçler, TV röportajları çok sevimsiz oluyor. Mesela Olympiacos asla bu seviyede değil. Onlar rakiplere saygı duyan çok daha mütevazi bir kulüp. 1 yıllık başarı sonrası bu kadar çabuk doyuma ulaşmak ve çok farklı bir sezon geçirmek şaşırtıcı. Dost acı söyler, bende ikaz edeyim ki dev aynası yerine mantıklı bir aynadan kendilerine baksınlar !
Fenerbahçe Beko, Hall’ın müthiş oynadığı gecede 18 sayılık katkısı ile çok rahatladı. Maçın başında Taksimetreyi açan Hall aynı zamanda savunmada da müthiş savaştı. Hiç geri adım atmadı. Sağ eliyle yaptığı smaç gece boyu gözümün önünden gitmedi. Aslında Guduric’in kısıtlı katkısı dışında herkesten önemli derecede katkı aldı Saras. Birch’in istatistiklere yansımayan çok katkısı oluyor. Özellikle caydırıcılık en önemli silahı. Ani ve yükseğe sıçraması rakibin atışını bozuyor. Ayrıca hücumda duracağı yeri çok iyi biliyor. Savunma sahasında mükemmele yakın oynayan bir oyuncu. Hücumda ise hiç egosu olmadığı için pozisyon gelirse skor yapıyor. Melli ile birlikte dün gece sessiz gösteri yaptılar. Biberovic’in son aylarda vizyona koyduğu müthiş performansa zaten alışmıştık. 15 sayı 3 ribaund ve savunma katkısı ile gecenin en iyilerindendi. Yaşlı şeytan McCollum ise yine 18 yaşında gibi oynayınca Panathinaikos havlu attı. 13 sayı 3 ribaund 2 asist 2 top çalma istatistiği ile hedefi 12’den vurdu. Şu ana kadar saydığım oyuncuların performansları beni çok mutlu etti. Hayes-Davis ise tüm savunma kurgusunun kendisi üzerine kurgulandığının bilinci ile şartları hiç zorlamadan savunmayı ön plana aldı. Bulduğu boşları kullanıp 7 sayı 3 ribaund 5 asist ile arkadaşlarına büyük destek verdi. Bu da kendisinin her geçen yıl çok daha değerli olmasını sağlayan özelliğiydi. Colson ise 3 sayıda kalsa da savunmada çok etkiliydi. Keza uzun zamandır oynamayan Pierre de katkı yaptı.
Gelelim benim gözümden maçın kahramanına…Röportajlarda sorulan sorulara ’23 Mayıs’ı bekliyorum’ diyerek yanıt veren ve aynı cümleyi bir kaç kez kullanan Baldwin turnuvayı uzun zamandır sabırlı şekilde bekledi. Geçen yıl Panathinaikos ile yaşadığı play-off serisi aklında fazla yer etmişti. 1 yıldır içinde sakladığı ateşi 24 dakikada Pana Kalesine yollayıp surları yıktı. 10 sayı 5 ribaund 5 asist 2 top çalma ve harika savunması ile bence turun en değerli ismiydi. Soğuk nevale gibi gözüken, surat ifadesi hiç değişmeyen Baldwin muhtemelen maç sonunda gülümsemiştir.
1.5 yılda çok fazla fark yaratan, Euroleague’i domine eden Fenerbahçe Beko oyuncu seçimlerini doğru yapınca kimya her geçen gün daha iyiye gitti. En önemlisi ‘Ben var ya Ben’ diyen hiç bir oyuncu olmadı. Olsa bile Saras canına okuyup ya takımdan yollardı ya da maymuna çevirirdi. Karakterli oyuncuların bir arada olduğu kadrolar çok nadiren oluşur. Melli’nin gelişi de bu kimyayı bir seviye üste taşıdı. Yani Fenerbahçe Beko’da hiç bir şey tesadüf değil, tam tersi inanılmaz emeklerin sonucu. Fenerbahçe 4. kez final oynayacak ve 2. şampiyonluğu çok istiyor. Ancak çok sert ve karakterli bir rakibi var finalde. Saras kadar zeki ve şeytani zekaya sahip bir Koçu var. Monaco geçen yıl da çok başarılı sezon geçirmiş ama Saras’ın Fenerbahçe’sine takılmıştı. Yarı finalde şampiyonluk adayı gösterilen Olympiacos’u bir anda 6. itese çıkıp devirdiler ve şu anda şampiyonluğu hayal ediyorlar. Atletik oyuncuları sayesinde savunma ve ribaund konusunda çok iyi seviyedeler. Mike James’in iyice olgunlaştığı ve BEN demeyip net takım lideri oluşu Spanoulis’in elini güçlendiriyor. Çok şık bir final olacak. Abu Dabi’ye şampiyonluk hayalleri ile gelen Olympiacos ve Panathinaikos en sevimsiz ve amaçsız maçı oynayacak. Yıllardır bu konu tartışılıyor. 3. lük maçı oynanmasın diye. Ancak 3.lük kazandığında sevinecek çok takım olduğu da bir gerçek. Fakat Oly ve Pana için kabir azabı gibi bir maç olacağı kesin. Koçlar belki ayağa bile kalkmaz, mola bile almaz.
Türk taraftarların Olympiacos’u destekleyeceği kesin. Onlar da Fenerbahçe’yi desteklerse önemli bir şans olur Fenerbahçe için. Umarım kupa İstanbul’a gelir ve Fenerbahçe müzesine konur. Bol şans diliyorum
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!