Mustafa Reşit Akçay, Kuzey Ekspres'e özel açıklamalarda bulundu.
Akçay, bir çok konuya değinirken Karşıyaka'yı çalıştırdığı dönemde saha içerisinde bir futbolcusuyla yaşadığı tartışma ile ilgili de ilk kez konuştu. Ülke çapında gündem olan olayla ilgili konuşan Akçay, şimdiye kadar kimseye zarar vermemek için konuşmayı tercih etmediğini belirtti.
Tecrübeli teknik direktörün konuyla ilgili açıklaması şöyle;
Kimseye zarar vermemek, ekmeğiyle oynamamak için konuşmadık. Şimdi de isim vermeden konuşalım. O günkü şartlarda rakibin o bölgede güçlü bir oyuncusu var. Topa bazı anlamlar verebiliyor. Özellikle de takımın golleri, o bölgeden gelen ve yaya doğru çıkarılan, birinci bölgedeki tavır ve davranışlara en uygun ikinci hareketi kullanmalarıyla oluyor. Yaydan gelen tamamlayan oyuncu da golü yapıyor.
Bunun üzerine, kendisiyle bir hafta boyunca bu konuyla ilgili çalıştık. Ona, oyuncuyu içeriye taşıması gerektiğini, içeriye zorlaması gerektiğini, dıştan geçişine izin vermemesi gerektiğini anlattık. Bunu görsellerle, videoyla da destekledik, saha çalışmalarıyla da. Tamam mı? Tamam.
Şimdi, bir ya da iki golde o pozisyondan gol olunca ben de uzaktan “Ne yapıyorsun oğlum?” dedim. Biz seninle bu pozisyonu çalıştık. O beni duymuyor ama ben vücut diliyle “Nasıl oluyor bu oğlum?” gibi bir tepki verdim. Elimi kaldırınca o da elini kaldırdı, “Beni bırak” ya da küfretti bilmiyorum, günahını almak istemem.
Buna devam edince... Trabzonlu’nun bir çıkış noktası var, o gelince tabii bir şey yapıyorsun. O saniye içinde beyindeki hücreler geliyor, gidiyor, uyarı veriyor, alıyor. Ego giriyor işin içine. Sonuçta takımın hocasısınız, biraz aşağılandığınızı hissediyorsunuz. Ruhunuz ve bedeniniz tepki veriyor. Endokrin sistemi karmakarışık oluyor. Şiddet hormonları, karşı koyma, eksiklik hissetme… Bu sefer ne oluyor? Biz de insanız sonuçta.
“Ne diyor?” dedim, bu nasıl yani? Bir de çalışmış olmaktan dolayı haklılık hissediyorsunuz. “Böyle saçma sapan nasıl konuşur?” gibi bir duygu oluşuyor. Oraya doğru yürüdüm ama onu dövmekle ilgili ya da itmekle ilgili bir şey hiç aklıma gelmedi. Sadece ona “Ben sana demedim mi burayı korumalısın?” sözünü söylemek için gidiyordum.
Oyuncunun üzerine yürümek yerine dışarıya alma düşüncesinde neden olmadınız?
Oyuncuyu dışarı aldığınız zaman güçsüz bir teknik adama dönüşürsünüz. Kontrol ve idare edemediğiniz bir yerin sahibi olursunuz. Bir de şu var: Siz pedagoji eğitimi almışsınız. Bu tip bir olaydan sonra yine pedagojik birtakım düzeltmeler ve hamleler yapmak zorundasınız. Kesip atmak, onu yok etmek ya da sistemi yok etmek... Çünkü para harcanmış ve para ödenmiş bir sporcu var orada. Bu sporcuya, sizin kişisel egonuz ya da hırsınızla takımı zarara uğratma hakkınız yok. Ama otoriteyi sağlamak, mesajları doğru ve etkili vermek gibi de bir zorunluluğunuz var.
Türkiye'deki entelektüel düzey, aile entelektüeli ve futbolcu entelektüeli sizin modern pedagojiye ve psikolojiye çok uygun olmayabilir. Modern psikolojinin ve pedagojinin kullandığı tekniklere bazen uymuyorlar. Siz buna rağmen orada yeni bir tarz oluşturmak zorundasınız.
Freud’dan, Adler’den, Daniel Goleman’dan, NLP uzmanlarından yola çıkarak bir sentez oluşturup o sorunu yine çözmek zorundasınız. Onun için bunları kendinize soruyorsunuz. Pişmanlığım oldu tabii.
Onu hatta oynattım, dikkat ederseniz. O bana küstü, gitmek istedi. Ben gittim, başını okşadım, onu öptüm ve “Benim sana ihtiyacım var, bunlar yaşanabilir” dedim. Bakın, bir teknik adam bir öğretmendir aynı zamanda. Yaşımıza göre deneyimli insanlarız. Bir teknik adamın egosu ve kibri nötr olmalıdır. Eğer nötr değilse, bulunduğunuz yeri sağlıklı yönetemezsiniz.
Kuzey Ekspres
0
0
0
0
0
0
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!