Dün 1 Nisan 1924 doğumlu olan, 9’ncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, 90’ncu yaş gününü kutladı. Türk siyaset ve demokrasi tarihinin en başarılı isimlerinden, yüregi gerçek anlamda vatan ve millet sevgisiyle dopdolu olan, 60 yılı aşkın “devlet ve halk adamlığı” süresi içinde daima çok sevdiği halkının çıkarlarını koruyan ve kollayan ve bir “Baba” gibi çok sevdiğim Süleyman Demirel’e bir gün, “nasıl kendisini bu kadar çabuk yenilediğini” sorduğumda; Bana, “dün dündür, dünün hata ve yanlışlarından daima ders aldım. Kendimi her daim, sürekli yargıladım. Teknolojiyi yakından izleyerek kendimi yeniledim. Gelişmek ve bugünlere ayak uydurmak için sürekli değişmem gerektiğine inandım. İşte Ben, son 30 yıldır hep bunu yaptım ve kendimi yenileyerek değiştim. Mutlaka günahlarım, yanlışlarım oldu. Her şeyi o günün şartlarıyla değerlendirmeliyiz.” demişti. Süleyman Demirel Büyüğümüze, yaşamının bundan sonraki süreci için; sağlık, sıhhat ve “dalya” diliyorum. İyi ki doğmuşsun. İyi ki tanımışız Seni Sevgili Süleyman Babamız... Her ikisi de; Atatürk Cumhuriyetinin çocukları olan, her ikisi de“İsmet İnönü siyaset ve demokrasi okulu”ndan yetişmiş olan, birer yıl arayla doğmuş ve birer yıl arayla yaşama veda etmiş, her ikisinin de ortak özellikleri; erdemlilik, demokratlık, doğruluk, dürüstlük, hukuka saygı, eşitlik ve vatanperverlik olan, “sevgi, hoşgörü ve dostluk sembolleri”; 1926 doğumlu olan ve 2007’de 81 yaşında ölen Erdal İnönü’yü 7’nci ve 1925 doğumlu olan ve 2006’da 81 yaşında yitirdiğimiz Bülent Ecevit’i 8’nci ölüm yıldönümlerinde İzmir’de andık ve anmayı sürdürüyoruz. Işıklar içinde yatsınlar. Ruhları şad olsun. 29 Ekim 2014 Çarşamba günü; Cumhuriyetimizin 91’nci yıldönümünü, halkımızın “Mustafa Kemal Meydanı” adını yakıştırdıkları, “İzmir Gündoğdu Meydanı” nda; Karaman Ermenek’de ki maden faciası nedeniyle hüzün, 91’nci yıl coşkusu nedeniyle heyecan ve tarifsiz bir duygusallık yaşadığım; “Birlik ve Bütünlük” ana temalı, Büyük Halk Mitinginde ki, “Cumhuriyet Coşkusunu” herhalde yaşantım boyunca hep hatırlayacağım. Sayabildiğim kadarıyla; 1600 civarında Sivil Toplum Kuruluşları; öğretmenler - öğrenciler, gençler, bazıları cüppeleriyle profesörler, öğretim üyeleri, avukatlar ve hakim olduklarını zannettiğim siviller, beyaz-yeşil giysileriyle doktorlar, sağlıkçılar, mühendisler, mimarlar, işadamları, sanatçılar, yazarlar, ziraat ve esnaf odaları temsilcileri, ahiler, işçiler, çiftçiler, Atatürkçü Düşünce Dernekleri üyeleri, 68’liler, 78’liler, Soma madencileri, polis emeklileri ve daha pek çok inançlı, Atatürkçü insan... Gazi Paşa’nın tam istediği tarzda; “Kaynaşmış Bütünleşmiş Bir Kütle...” şeklinde görkemli bir topluluk oluşturmuşlardı… Cumhuriyetimizin 91’nci yıl günü olan, 29 Ekim Çarşamba günü oluşan bu birliktelik coşkusunun vazgeçilmez gücü ve dinamosu ise; hiç şüphesiz, başlarındaki kalpaklarıyla Kore, Kıbrıs ve terör gazilerimiz ile sivil giysileriyle emekli de olsalar; kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızdı. Havacısıyla, karacısıyla, denizcisiyle, jandarmasıyla, askeri hakimiyle, askeri doktoruyla, sivil askerlerimiz de aileleriyle birlikte katılmışlardı, tüm katılımcılar, 91 yıllık Büyük Cumhuriyetimizin bu anlamlı halk mitingiyle; yaratılmış bu muhteşem tablonun, abidevi eserleriydiler. Bu tür kalabalık etkinlikleri sayma konusunda bilgi ve tecrübe sahibi iki arkadaşımdan birinin saptamasına göre yaklaşık 60-80 Bin kişi, diğerinin saptamasına göre 100 Binin üzerinde bir kalabalığın, “Cumhuriyet için Birlik ve Bütünlük Mitingine” katıldığı ifade edildi... Bana sorarsanız halktan ilgi gösterenlerle birlikte en az 150 Bin kişinin varlığından söz edebilirim. Her şey çok güzeldi. On binlerin hep birlikte söyledikleri, “onuncu yıl marşı”, birlikte okunan “Atatürk’e Andımız”, marşlar… sloganlar… Sancar Maruflu olarak Ben; bir elimde KKTC Bayrağı, diğer elimde Türk Bayrağı ile katıldığım bu büyük mitingde, bel ve ayak ağrılarım nedeniyle yorulunca kafe’de oturmak zorunda kalmama rağmen en çok alkış alanlardandım... Yönetiminde olduğum; 3 Vakıf ve 29 Dernekle en fazla kişiyle mitinge katılan sivil toplum örgütü olmanın; bu arada; Sancar Maruflu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağı taşıyan tek kişi olmanın da gururunu yaşadım ve her zaman yaşayacağım...
Biz Cumhuriyet Tarihimizin olgunluk dönemini yaşayanlardanız... Her ikisi de rahmetli olan Canım Babam ile Annem; Atatürk’ü en az beşer kez yakından görme ve konuşma mutluluğunu yaşamışlar. Ankara’da düzenlenen Cumhuriyetin 10’uncu Yıldönümüne bizzat katılmışlar. 1933 yılında Ankara’daki Onuncu Yıldönümü Törenlerinde; “Atatürk’ün Gençliğe Hitabını” bizzat kendi sesinden canlı olarak dinleme şansını yakalamışlar. Biz, Cumhuriyeti ve Atatürk’ü; Babamızın ve Annemizin hiç kaybolmayan coşkulu anlatımlarından öğrendik... Ellili yılların Karşıyaka’sı bugünkü gibi değildi... Nüfus azdı. Herkes birbirini tanırdı. Şimdiki Vapur İskelesi karşısındaki “Öğretmenevi”, ”Karşıyaka Halkevi” ydi. Her 28 Ekim’de Karşıyaka Halkevi’nde “Cumhuriyet Balosu” düzenlenirdi. Cumhuriyetin genel kutlamalarından bir gün önce; İzmir’in ünlü eğitimcilerinden; şair Ahsen Gürtin Hoca’nın, çok yönlü sanat adamı Macit Aray Hoca’nın, Duayen Bahattin Tatış Hoca’nın, Halim Erker’in, Sırrı Özerdem’in, Eğitimcilik ve Yazarlıklarıyla ünlü Asım-İsmet Kültür kardeşlerin, “Yanık Oğlan” olarak tanınan şair Niyazi Damla’nın, Edebiyatçı Tahsin Yaşamak Hoca’nın, Kuvvacı ve İttihatçı, Mülkiyeli Tahir Bor’un anılarını, Şiirlerini ve Kuvvay-i Milliyeci sohbetlerini dinlerdik. Bazılarının Eşleri Öğretmen olan; Kemal - Rukiye Rua, Emin - Fahrünnisa Örener, Cevat Ziya - Neriman Maruflu, Fadıl - Meliha Bayanoğlu, Mebrure - Lütfü Aksungur, Samim Kocagöz Ailesi, Şükrü Sina Gürel’in Annesi Ferzan Gürel ve Babası, İplikçizadeler, Dr. Ali Halim Bayar Ailesi, Sadberk - Nurettin Erkmen, Dr. Meliha - Dr. İzzettin Saykam, Dr. Hayrettin Saykam, Lamia Saykam, Erkmen’ler, Ecz. Lütfü Krom Ailesi, Diş Doktoru Zeki Kadri Akdoğan Ailesi, Zehra - Cemal Aksoy, Hikmet - Cevat Korkut, Melahat - Ahmet Kantar, Münire - Ferudun Sunay, Kemal Gençspor Ailesi, Başman Ailesi, Karakaplanlar, Münire - Mehmet Temizocak’lar, Semahat -Ali Bodur’lar, Dr.Tahsin Bor Ailesi, Dr. Ziya Ertemer Ailesi, Dr. Lebit Yurdoğlu Ailesi, Adnan Yamanlar Ailesi, Nevzat Kuymulu Ailesi, Tahir Türetken Ailesi, Baş Öğretmen İsmail Özkunt Ailesi, Muharrem Candaş Ailesi, Fazlı Arınç Ailesi, Hayrettin Öngünşen Ailesi, Umar Ailesi ve daha pek çok Karşıyaka’lı aile çocuklarıyla birlikte geç saatlere kadar Cumhuriyet coşkusunu yaşarlardı. Müzik Öğretmenleri Abdurrahman Bey’in, Sıtkı Bey’in ve Nuri Bey’in müzik şovları, geceleri süslerdi. Cumhuriyet Balolarının finali ise; “Onuncu Yıl Marşı”nın hep birlikte ayağa kalkılarak ve Türk Bayraklarının sallanılarak söylenmesiyle biterdi. Çocukluğumun Karşıyaka’sında geçen bu Cumhuriyet Balolarıyla ve 29 Ekim Çarşamba günü yaşadığım Cumhuriyet coşkusunu herhalde hep hatırlayacağım... Biz Cumhuriyetle geçtik bu yollardan...
Cumhuriyetle büyüdük bu yollarda... Yaşasın Cumhuriyet..Cumhuriyet'le Büyüdük Bu Yollarda
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!