Dostoyevski der ki “Sağlam çocuklar yetiştirmek, bozulmuş yetişkinleri düzeltmekten daha kolaydır”
Sağlam çocuklar yetiştirmek işine yüreğini katan eğitimcilerle mümkün. Bu eğitim emekçilerini yönetenlerin de bilgi, vicdan ve merhamet sahibi, geldiği yeri unutmayanlardan seçilmesi de inkar edilemeyecek bir gerçektir. Kibirli, ne oldum delisi, birilerinin el eteğine sarılan yöneticiler bana göre geleceğimizi karanlığa hazırlayanlardır. Onlara destek veren, onları oralara getirenlerin büyük vebal taşıdıklarını da unutulmamalıdır.
Neyse ki. Audrey Hepburn’un “Hayat bana ne yaşatırsa yaşatsın, karşıma ne kadar kötü insan çıkarsa çıksın, ne kadar canım acırsa acısın, şu üç şeyden asla vazgeçmeyeceğim. Kendim olmaktan, iyi olmaktan ve nefes aldığım her saniye için mutlu olmaya çalışmaktan...!” sözünü yaşam felsefesi kabul eden elleri öpülesi çooook öğretmenlerimiz ve eğitim yöneticilerimiz var.
Eğitim sisteminin dışına çıkarılan her bireyin potansiyel bir tehdit oluşturacağını, bu tehdittin çocuklarımız ile birlikte yaşayacaklarını unutmayalım.
Velilerimiz ekonomik çöküntüye rağmen birçok mal ve hizmet için ‘Olmazsa da olur’ derken, eğitim için ‘Olmazsa, olmaz’ diyorlardı ve serbest kıyafet uygulamasında oldukça büyük sorunlar yaşıyorlardı. Neyse ki Sayın Milli Eğitim Bakanımız yıllardır karşısında olduğum okullardaki kıyafet serbestliğini kaldırıp seçilecek kıyafetlerin de dört yıl değiştirilmemesi uygulamasını getirdi.
Ne yazık ki interneti de bilgi çöplüğüne çevirdiler. Yetmedi bir de insanlığın sonunu getireceğini düşündüğüm vicdan ve merhamet yoksunu yapay zeka çıktı. Çocuklarımız, gençlerimiz emperyalizmin insanları kuklaya çevireceği bir proje olarak gördüğüm yapay zeka ile bilgiye ulaşmaya çalışırlarken, bir anda acımasızların açtığı korkunç bir ahlaksızlık kuyusuna düşeceklerinden endişeleniyorum.
Anayasanın 45. maddesi zorunlu eğitimin herkes için parasız olduğunu söyler. Okullara kayıt yapılırken okul aile birliği ile bağış pazarlığına girilmesi çok üzücü. Okula bağışın karşısında değilim. Değilim çünkü okulun temizlik, güvenlik sorunlarının çözümünde bakanlık kadro tahsisi yapmıyor. İŞ-KUR dan verilen kadroların yetersizliği malum. Bu durumda bağışın 5- 10 bine kadarını normal de 50-100 bin dayatılması bana etik gelmiyor. 50 – 100 bin TL alan yerlerin harcamalarının nereye yapıldığını da sorgulamak gerek. Lise ve bazı mahallerdeki ilk ve ortaokullarda verilen azıcık bağış parası ile eğitim- öğretim yılı boyunca sürdürülebiliyorken, bu yüksek kayıt bağışı alanlar nerelere harcıyor ona da bakmak lazım.
Kayıt döneminde padişahlığa soyunan okul müdürlerini, okulu yönettiklerini sanan okul aile birliklerinin gündem oluşturması bir eğitimci olarak beni çok rahatsız etmişti. Şükür o devir bitti.
Millî Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin sınıf ve öğretmenleri merkezi sistemle atamaları öğretmen seçimi konusundaki sıkıntıları giderdi. Velinin öğretmeni seçme şansı varken öğretmenin veliyi seçme şansının olmadığına kızıyordum. Yeni sistem bundan sonra belki velileri adres taşımaktan, okul müdürlerini öğretmen seçme derdindeki velilerden kurtarır diye düşünüyordum ama yine de birkaç gözde okula yığılmalar yaşandı. 150 kişilik kontenjan ayrılan bir okula 452 taşıma adres yapıldığını duyunca vah o okul müdürünün ve İlçe Milli Eğitim yöneticilerinin haline dedim. Özel okulların fiyatlarının yüksekliği karşısında o gözde okullara kayıt yaptırmak isteyenlerin uçuk bağışlardan kaçınmaması, hatırı geçenleri devreye sokma girişimleri umarım bazı çocukların kendi mahallesindeki okulda okumasına engel olmamıştır. Böyle bir durum karşısında mağdurun yanında yer alacağımı herkes bilir. Bir ay boyunca öyle hikayeler duydum ki. Anlatana ver dilekçeyi ben ilgileneyim dediğimde kaçışlarını anlatmaya gerek yok sanırım. Çocuklarımızın istedikleri okulda okuya bilmeleri için birçok okul müdürünün gayretleri takdire şayandır tabi.
Öğretmenlik yaptığım süreçte “Öğrenmeyen öğrenci yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır” derdim. Şimdi ‘Allah öğretmenlere sabır ve kuvvet versin’ diyorum.
Sonuç olarak unutmayalım ki iyi yetiştirilmeyen doktorun hastası ölüme, mühendisin inşaatı çökmeye … mahkumdur.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!