Sevgili Okuyucularım.
Bugün 2014 Aralık’ının 28’i. 2014’ün son pazarını yaşıyoruz. Üç gün sonra yepyeni bir yıla, “2015 yılına” giriyoruz. Sizlere 2014 yılının en son yazısını yazıyorum.
Öncelikle herkesin, hepinizin yeni yıllarını kutluyorum. 2015 yılının; Aile fertlerinizle birlikte yaşayacağınız; öncelikle sağlıklı, mutlu, aydınlık, şanslı, başarılı ve esenlikli bir yıl olmasını diliyorum. Evet; Sevgili Okuyucularım, üç gün sonra 2014’den kurtulacağız. Ben;“İyi ki bitiyor ve gidiyor…” Diyorum. Çünkü; 2014 yılı genelde üzüntülerle, sıkıntılarla, problemlerle, sorunlarla, hırsızlıklarla, yüzsüzlüklerle, arsızlıklarla, kavgalarla, acılarla, hüzünlerle geçti. İnsanlarımız yine üzüldüler. 2014 yılında da; maalesef; savaşlar, karışıklıklar hiç bitmedi. Dünya’mız da da, Türkiyemiz de de, maalesef hak ettiğimiz huzur ortamını hiç bulamadık.
Atatürk’ün; “Yurtta barış, cihanda barış” ilkesi, 2014’de de gerçekleşemedi. Komşularımızla yaşadığımız sıkıntılar hala sürüyor. Kentlerimizde yaşanılan Doğa ve Çevre katliamlarını engellemek için “Gezi olayları” benzeri karışıklıklar yine yaşandı. Beceriksiz uygulamalar nedeniyle 2014’de de insanlarımız hayatlarını yitirdiler. Halkımızın bir parçası olan polislerimizle halkımız zaman zaman yine birbirlerine düşürüldüler. Herkesin bildiği genel ekonomik sıkıntılarımıza, “işsizlik gerçeklerine” hiç değinmeden söylüyorum; halkımızın büyük çoğunluğu geçim sıkıntısı içindedir. Çalışanlarımız, emeklilerimiz aldıkları maaşla geçinemiyorlar. Asgari ücretin bile altında zorla iş bulabilen insanlarımız geçim sıkıntısından perişan durumdalar... Devletimizin “şanlı” memurları ve emeklileri “fitre-zekat” kabul edecek konuma düşürüldüler. Kiralarını, bakkal-manav-kasap borçlarını ödeyemiyorlar. Bankaların “”kredi Kartı ve kredi alıp, borçlandırılma aldatmacasına”kanıp borçlarını ödeyemeyenler haciz ve icra memurlarıyla köşe kapmaca oynuyorlar. İnsanlarımızın Sayısal Loto, Süper Loto, Şans Topu, Spor Toto, Milli Piyango, At Yarışı umutları da hep hüzün ve hüsranla bitti. İzmir’in merkezinde, Konak’ta, Karşıyaka’da, Bornova’da, Buca’da, Çiğli’de ve diğer pek çok semtimizde silahlı çatışmalar yine yaşandı. Kadın’a şiddet ve hiddet yüzünden, boşanmalar yüzünden yine acımasız cinayetler işlendi. Bunca tepki etkinliğine karşın insanlarımızın “bireysel silahlanmaları” yüzünden “maganda kurşunlarıyla” ölmeleri ve yaralanmaları arttıkça arttı. Art niyetlilerin özellikle yarattıkları “Holigan Kültürü” yüzünden sporumuzda ki yozlaşma sürdükçe sürdü. Ve önlenemedi. Önceki yıllarda olduğu gibi, 2014’de de bazı kötü amaçlı müteahhitlerin “paravan kooperatifler kurup” halkımızı küçük taksitlerle ev sahibi yapacağız deyip kandırmalarının, halkımızın dişlerinden tırnaklarından arttırdıklarının hortumlanmasının önüne yine geçilemedi. Bunca deprem ve felaket riskine karşın, mevcut yerleşkeleri yine denetleyen, kontrol eden olmadı. Olmuyor. Yabancı bir uzmanın ifadesine göre; İzmir’de halen kullanımda olan asansörlerin yüzde 75’i sakıncalı ve denetimsiz durumdalar. 2014’de yiyecek, içecek mekanlarında gıda, sağlık kontrolleri yine yoktu. Belediyelerimizin zabıtaları yine şov yapmaktan öteye geçemediler. Çarşılar, pazarlar iş olsun diye sözde denetlendi. Şehir içinde halkın oturup dinleneceği parklar, yeşil alanlar artacağına azaltıldı. Ağaçlar yine kesildi. Hayvanlarımız yine katledildi. Allahın İzmirlilere bahşettiği emsalsiz bir doğa değeri olan, dünyanın en güzel Kültürpark’ı yine kasvetli, bakımsız ve yalnız halini sürdürdü. İzmir’in sokakları, caddeleri yine pislik içindeydi. Yağışlarda; sel baskınları, alt yapı iflasları yine kendini gösterdi. Özellikle kent içi trafik düzeni biz insanları çıldırtacak halde, berbat durumda. Saygısızlık ve sevgisizlik her yerde daha da güçlendi. Örf, adet, gelenek, görenek ve otantik değerlerimiz unutuldu. Metro’nun, İzban’ın ve Deniz ulaşımının dışında; İzmir kentselinde, doğru dürüst kitle ulaşımı yine gerçekleşemedi. Düzeltileceğine daha beter oldu. ESHOT’un yeni ulaşım uygulaması; engelliler, hastalar ve yaşlılar için zulüm ve işkence noktasına vardı. Otobüs duraklarında saatlerce otobüs bekleyen insanlarımızın konserve gibi otobüslere istiflenmelerinin önüne yine geçilemedi. Şehir içinde gece gündüz bir takım insanların önümüzü kesmelerinin halkımızdan para hortumlamak istemelerinin 2014’de de önüne geçilemedi. Maalesef her şeyimiz olan çocuklarımızın ve torunlarımızın evlerinin dışında hiçbir yerde “güncel güvenliğe” sahip olamadıkları belgelendi. İşte, Biz bu kentsel sıkıntılar nedeniyle EXPO 2020’yi alamadık. Alamıyoruz. “İzmir Ticaret Odası” gibi sivil kitle örgütlerimizin, en başta kuraviziyer turizmini yerleştirme fedakarlıklarına karşın, yaşanılmış sayısız olumsuzluklar nedeniyle turizm gelirlerinde istenilen ve beklenilen artışlar yine gerçekleşemedi. Tüm yurdu saran ve ciddi bir kirlilik yaratan siyasi kargaşalıklar yüzünden İzmir’in de siyasi havası kirlendi. Kirleniyor.
2015 yılına da; siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda sayısız sorunlar ve problemler yumağı içinde giriyoruz. Nüfusunun %68’inin yoksulluk ve fakirlik sınırının altında yaşadığı bilimsel olarak saptanılmış bir İzmir kentinde yaşıyoruz. Yoksulluk, umutsuzluk ve hüzün girdabının döndüğü çeşitli olumsuzluklar yüzünden 2014 yılının bu son üç gününde maalesef siyasi ve sosyal anlamda da ciddi bir yetersizlik içinde ve umutsuzluk noktasındayız. Maalesef hiç de “mutlu, neşeli ve coşkulu” olamıyoruz.
Sözde seçip de parlamentoya gönderdiklerimiz, maalesef TBMM’de görevlerini tam yapamadılar, yapamıyorlar. İzmir’imizi yeterince temsil edemediler. Benim bile hala tanımadığım, hiç görmediğim Milletvekilimiz var. Vatandaş ne yapsın? Gelelim; 30 Mart 2014 Yerel Yönetim Seçimlerine… Evet; tam bir hüsran şeklinde geçti ve sonuçlandı. İzmir ve ilçeleri en başta olmak üzere, Ege’nin pek çok yerel yönetim noktasında halkımız; kendi tercihlerinin dışında, tanımadığı, bilmediği “dayatma adayları” seçmek, görevlendirmek zorunda bıraktırıldılar. Demokratik katılımcılık yine yaşanamadı. Rüştünü kanıtlatmış, başarılı ve çalışkan Belediye Başkanları ödüllendirileceklerine cezalandırıldılar. Siyasal yaşamımızda; ciddi belediyecilik zaafları yaşandı. Hala da yaşanıyor. Günümüzde de merkezi yönetimin fırsat eşitliği anlayışı farklılıklar ve ayrıcalıklar gösteriyor. Hükümetlerin, “Kimine var. Kimine yok” zihniyeti tam anlamıyla hakim durumda. Ben yine de umutlu ve pozitif olmak istiyorum.;Vakit henüz geçmiş değil. Topyekün bir toparlanmaya, ciddi anlamda bir “Genel ve Yerel Yönetim Seferberliğine” ihtiyaç var. İnşallah toparlanırız. Gerekenler süratle ve acilen yapılır. İnşallah, “2015 Haziran”ında yaşayacağımız genel seçimler öncesinde siyasi partilerimiz halkın isteklerine kulak verirler, halkı dinlerler ve ilk kez tercih değişikliklerinin uygulanmasına olanak tanıyacak ve ilk kez “Geniş demokratik katılımlı” olacak bir ön seçim yöntemleri” uygulamaya konulur. Belki de halkımız, hepimiz; ilk kez gerçek temsilcilerini seçip, Ankara’ya gönderecek huzura kavuşuruz. Tabii bu hakka ve demokrasiye hiç yakışmayan seçim barajı rezilliğinin de düşürülmesi gerekir. Evet; çok yakında uğurlayacağımız yıl için gerçekler bunlar. Ancak; 2014’de de zaman zaman sevindiğimiz, güldüğümüz, mutlandığımız, sevdalandığımız olaylar da olmadı değil. İzmir’imizde ancak filmlerde görebileceğimiz, yabancı dergilerde okuyabileceğimiz bazı şeylerin de gerçekleştiğini gördük. İzmir olarak; “Sağlık alanında”, çağdaş sağlık hizmetlerin gerçekleştirilmesi anlamında hiç de fena sayılmayız. Devlet kurumları da, üniversite, vakıf ve özel sağlık kurumları da iyi, güzel ve başarılı çalışmalar içindeler. İzmir’de özellikle genel anlamda eğitimde bir kalkınma yaşanıyor. Özel öğrenim kurumları oldukça başarılılar. Yüksek eğitimde Vakıf Üniversitelerinin kat ettikleri olumlu mesafeleri daima alkışlıyoruz. 4’ü resmi, 5’i vakıf, 9 üniversitesi olan bir kent’e sahip olmak oldukça keyifli. İzmir’imiz; “Eğitim”, “Bilim” ve “Sağlık” anlamında markalaşmasını hızla sürdürüyor. Şayet; Bana sorarsanız; 2014 yılında İzmir kentinin en başarılı olanları; “Meslek Örgütleri” ile “Demokratik Sivil Kitle Örgütleri”dir. “Türkiye Odalar-Borsalar Birliğine” bağlı “meslek örgütlerimiz” ve “Türkiye Mimar, Mühendis Odaları Birliğine” bağlı meslek örgütlerimiz ile “İzmir Esnaf ve Sanatkar Odaları”, ayrıca; ESİAD, İZSİAD, EGİAD, MÜSİAD gibi, örgütlerimiz, Kızılay, İZFAK, ATAORMAN, LİYAKAT, KADER, KALDER, T.H.K., YEŞİLAY gibi köklü yardım-hizmet kurumlarımız, “demokratik sivil kitle hizmetlerini” yani kendilerinden beklenilen görevlerini, 2014 yılında da “üstün başarılarıyla” yerine getirdiler. Yöneticilerini ve çalışanlarını, Hepsini kutluyorum. Sizlere uğurlamakta olduğumuz 2014’ün gerçeklerini, önemli resim ve portrelerini sunmaya çalıştım.
DAVET ve ÇAĞRI: Sizleri; giderayak olumlu bir etkinliğe davet etmek istiyorum; 30 Aralık 2014 Salı günü, Saat: 15.30’da, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı, APİKAM kısa adıyla anılan AHMET PİRİŞTİNA KENT ARŞİVİ MÜZESİ’nin Zemin Katında ki Drama Salonu’nda, “2014 Yılı; Ekonomik-Sosyal-Siyasal ve Kültürel Anlamda”değerlendirilecek, Saat: 15.30’da başlayacak etkinliği; Türk Parlamenterler Birliği eski Başkanı Av. MUSTAFA ÖZTİN yönetecek. Türk Parlamenterler Birliği’nin mevcut Başkanı Av. METİN ÖNEY ile Demokratik Sivil Kitle Örgütleri Yönetiminde ki başarılarıyla tanınan, Ulusal ve Enternasyonal Stratejik Araştırmalar Uzmanı Prof. Dr. HÜSNÜ ERKAN konuşmacı olarak katılacaklar. İzmir’li Sivil Toplum Liderlerinden; “OKAN YÜKSEL” – “ERTUĞRUL GEZENOĞLU” ve “SANCAR MARUFLU” da Görüş ve Düşünceleriyle katkıda bulunacaklar. Hepinizi, herkesi, “2015’e bir gün kala” bu etkinliği izlemeye davet ediyoruz. SONUÇ: 2014 yılı maalesef, İzmir’de de; “sosyal-siyasal-ekonomik ve kültürel anlamda”, kötü geçen bir yıldır. Cari açıklar artmış, imalat sektörü çökmüş,Geçim sıkıntıları ve işsizlik artmış, ticari yaşam durgunlaşmıştır. 2014, Fakire fukaraya, dar gelirliye hiçbir şey vermemiştir. Kültürel anlamda da Ne Devletin, ne de Belediyelerin, halkın kültürel ve sanatsal istemlerini karşılayacak somut ve görünen katkı ve hizmetleri olmamıştır. İyi ki bitiyor ve gidiyor. Hiçbirimizin tahammülü zaten kalmamıştı.İnşallah; “2015 yılı iyilik, güzellik, sevgi, birlik, beraberlik, dostluk, refah ve şans getirsin.”Artık, Bizim insanlarımız da mutlu olsunlar. “Bizim halkımız her şeyin en iyisine layıktır.”
Yeni yılınız kutlu ve mutlu Olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!