Ağaç ve orman, güzelliğin ve yeşilliğin sembolü, tabiatın süsü ve ziyneti, Yüce Yaratanın büyük bir nimetidir. Ağacın ve ormanın ne büyük bir nimet ve ne paha biçilmez bir kıymet olduğunu, ağaç ve ormandan uzak bulunanlar, yeşil bir yaprağa koyu bir gölgeye hasret çekenler bilir. Bir memleketin güzelliği, sevimliliği , verimliliği sıhhat ve saadeti ağaçlandırmakla mümkündür.
Yurdun su dengesini düzenleyen kuraklığı ve toprak kaybını önleyen. Bataklığı kurutan, suların sert akmasına, felaket yapmasına mani olan, bin bir çeşit ihtiyaçlarımızı karşılayan, iklimi mutedil hale getiren, sağlık ve iktisadi hayat bakımından ilerlemeye vesile olan ağaç ve ormandır.
Ağaç ve ormanın yeşil manzarası gözümüzü ve gönlümüzü açar, yeşil yaprakları arasından süzülüp gelen temiz havası ciğerlerimize dolar, cana can katar, yorgunluğumuzu giderir, sinirlerimizi yatıştırır, bizi rahat ve huzura eriştirir. Ağaç ve orman sevgisi Allah ve vatan sevgisinden doğar.
Orman içinden geçen bir insanın yüzünü ve gözünü okşayan ağaç dalları lisan-ı hal ile ona “ Ne olur bize kıymayınız, bize acıyınız, size bunca iyiliklerimiz var, bizi yok etmeyiniz zira sonra arar fakat bulamazsınız, bugün şen öten kuşlar yerinde yarın uğursuz baykuşlar ötmeye, bugün esen yaşatıcı hava yerine zehir gibi öldürücü sam yeli esmeye başlar” derler.
Nefes kaynağı ormanlar, rızık kaynağı topraklar, hayat kaynağı sular, bitkiler ve canlılar Yaratan’ın insanoğluna emanetidir. Bu sebeple her insan, canlı cansız bütün mahlukatı korumakla, onlara şefkatli ve merhametli olmakla yükümlüdür. Dini öğretilerimiz insandan, bütün varlıklara karşı merhametli olmasını istemiş, ağaç dikmenin, susuz kalmış bin ağacı sulamanın ibadet olduğunu bildirmiş, Hz. Peygamber; “Birinizin elinde bir fidan varken kıyamet kopacak olsa bile derhal diksin.” buyurarak küçük bir fidanın bile yaşama hakkı olduğunu söylemiştir.
İyi duygulu bir insanın ağaca kıymasına, ormanı telef etmesine imkan yoktur. Hele ormanı yurt, yuva yapan binlerce canlının barındığı güzelim ağaçları bilerek yakan cehennem haline getirenler ise dünyanın en zalim kişilerdir.
Maalesef son zamanlarda yaşadığımız orman yangınları hepimizi derinden üzüyor. Orman yangınlarında yitirdiğimiz canlar her birimizin yüreğini dağlıyor. Nefesimize nefes katan ormanlar yok oluyor. Aşık Veysel’in dediği gibi, sadık yarimiz topraklar çöle dönüyor. Hayat pınarımız sular kuruyor. Can taşıyan nice tür adeta yok olup gidiyor.
O halde öncelikle her birimiz yangına sebep olabilecek her türlü tutum ve davranıştan uzak duralım. Küçücük bir hata ve ihmalin çok ağır neticesi olabileceğini unutmayalım. Yaratılan her varlığa Yaratan’dan ötürü değer verelim. Tabiatı tahrip edenlere, ormanlarımızı kastedenlere karşı da uyanık olalım. Unutmayalım ki ormanlarımız, çevremiz atalarımızdan bir miras, bizim de çocuklarımıza bırakacağımız eşsiz bir emanettir.
Bu vesile ile orman yangınlarını söndürme çalışması esnasında hayatını kaybeden şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Orman yangınları ile mücadele eden kardeşlerimize kolaylıklar diliyorum. Allah onların yardımcısı olsun. Yüce Rabbim bizleri ve tüm insanlığı yangın, deprem, sel gibi her türlü afetten korusun. Her şey gönlünüzce olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!