İnsanlık ailesi son iki asırda maalesef, kendisine emanet edilen dünyanın kıymetini bilemedi. Tabiatın dengesini bozdu. Çevreyi hoyratça kullandı. Çevreyi kirletti. İsraf ve savurganlıkla her türlü nimeti sınırsız bir şekilde tüketti. Neticede devasa boyutlara ulaşan çevre sorunlarına maruz kaldı.
Günümüzde dünyada derinden hissedilen çevre sorunlarının başında ise susuzluk ve kuraklık gelmektedir. Ne yazık ki küresel ısınma, su kaynaklarının kirletilmesi, bilinçsiz su kullanma ve su kaçağı gibi nedenlerle tatlı su kaynakları hızla tükenmektedir.
Birleşmiş Milletlerin raporuna göre, dünya genelinde 80 ülke su sıkıntısı çekmekte, Türkiye ise su stresi altında olan ülkeler arasında yer almaktadır. Uzmanların belirttiğine göre, bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8.000-10.000 metreküp arasında olmalıdır ve Türkiye su zengini bir ülke değildir. Türkiye’de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1.400 metreküptür ve bu miktar giderek azalmakta ve ülkemiz kategorik olarak su fakiri ülkeler sınıfına doğru ilerlemektedir. Gelecekte su sıkıntısı yaşamamak ve gelecek nesillerin kullanılabilir suya erişimi için su kaynaklarını temiz tutmak, akılcı, ölçülü, dengeli ve verimli kullanmak, suyu israf etmekten kaçınmak gerekmektedir.
Su hayat demektir. İnsanların, bitkilerin ve hayvanların yapılarını oluşturan hücreler, temiz suya ihtiyaç duyarlar. Çeşitli şekillerde kirlenen sular bu işlevi yerine getiremez. Dolayısıyla suyun olmadığı mekanlarda hayat olmadığı gibi orada canlı da yaşayamaz. Suyun var olup da kirletildiği, zehirli maddelerin bulaştırıldığı yerlerde de hayat yok olmaya başlar. Çünkü kirletilen su var olan hayatı önce tehdit, sonra da yok eder. İstenilen ölçüde temizliğin gerçekleşebilmesi için kullanılabilir temiz suya ihtiyaç duyulur. İnsanın bulunduğu çevrede sağlıklı ve nitelikli bir hayat sürdürebilmesi için temizlik, dolayısıyla temiz su vazgeçilmez bir unsurdur. Dini vecibelerin yerine getirilebilmesi için de su hayati önem arz eder. Akarsuların, kuyu sularının, deniz ve okyanus sularının kirletilmesi, insanlığa karşı bir saygısızlık ve hayatın kaynağına karşı bir saldırı demektir.
Su, paha biçilemez bir hazine ve asla israf edilmemesi gereken nadide bir nimettir. Uzmanların belirttiğine göre, saniyede bir damla sızdıran musluk yılda 11.300 litreden fazla su israfına neden olmakta, dakikada on damla sızdıran bir duş başlığı ise yılda 1.900 litreden fazla su israfına neden olmaktadır. Ortalama bir haneden kaynaklı su sızıntıları her yıl 37.850 litreden fazla suyun israfına neden olmakta, bu da yılda 11 milyondan fazla evin yıllık kullanımına eşdeğer miktarda su israfı anlamına gelmektedir.
Dini öğretilerimiz, suyun ölçülü kullanılmasını, israf edilmemesini, su kaynaklarının temiz tutulmasını asla kirletilmemesini istemiştir. Dini öğretilerimiz, akan bir nehirde ibadet niyetiyle abdest alırken dahi suyu tasarruflu kullanmayı öğütlemiş, suyun en kutsal gayelerle bile olsa hoyratça kullanılmasına izin vermemiş, su kaynaklarını kirletenlerin en büyük cezalardan biri olan lânete müstehak olacaklarını bildirmiştir.
Su hayattır, gelişigüzel harcanabilecek bir ihtiyaç maddesi değildir. Suyun kadrini aziz bilelim, onu ölçülü ve dengeli kullanalım. Suyumuzun bir damlasını dahi israf etmeyelim. Su kaynaklarını ve çevresini kirletmeyelim. Sularımız yok olmadan, nefes almamızı sağlayan ağaçlarımız, ormanlarımız kurumadan, bereketli topraklarımız çölleşmeden gerekli tedbirleri alalım.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!