Sokakları arşınladığınız oluyordur mutlaka?
Sporun yanı sıra, son dönemlerde sokakları oldukça çoklukla dolaştığımızda dikkatimizi çeken öncelikle “çevre düşmanlığı mi, yoksa hayvan severlik mi?” ikileminde kalacağımız soruyu sormak zorunda kalıyoruz.
Çevremize sahip çıkmadığımız bir gerçek.
Her taraf sigara izmaritiyle dolu.
Önce içeceğin sigaranın jelatinini, bitince de paketini yola atmak işin cabası.
Arabasının kül tablasını park ettiği yere boşaltmak hangi kavimin geleneği acaba?
Hele çöpleri sokak başına bırakmak yok mu?
Ya içtiğin suyun pet şişesini sağa sola savurmak? Üstelik futbol topuymuş gibi tekmeyi atarak uzağa fırlatmak!
Çiğnediğin sakızı yere atmak akıllı işi mi?
Çikolatanın ambalajını, yediğin her hangi bir şeyin… Hele hele çiğdem çekirdeğinin (ayçiçeği-günebakan) kabuklarından otların içine kale yapmak!
Son dönemde çöplerin durumundan hiç söz etmeyeceğim.
Elbette çevreye bırakanlara söylenecek çok söz olur da, ya almayanlara ne demeli? İçine atılmayacak kadar doluysa vatandaş ne yapsın?
Biz yine de çöpleri fazla eşelemeyelim...
Çevrenin durumu böyle…
İnanın “Akdeniz’in Yıldızı” dediğimiz kentte hiç yakıştıramıyorum!
Bir de okuma yazma oranının yüksekliğini aklıma getirince de söyleyecek kelime bulamıyorum.
Şunu belirtmeliyim ki, hayvan severlerin hayvanı, hayvanlıktan çıkarmaya hiç hakları yok. Öncelikle bunu bilmelidirler.
Çeşit çeşit giysiler, patilerine ayakkabı giydirmeler, kulaklarına kurdele takmalar… Bebek arabasında gezdirmeler, özel araçlarını sürerken kucaklarında oturtmalar…
Dahası da var!
Sokağa ihtiyaç gidermeye çıkarmıyor, sanki baloya götürüyorlar!
İnanın hayvanın dili olsa “Yeter!” diye isyan edecek!..
Soruyorum size, köpeğinizi gezdirirken pislediğinde almazsanız ne olur?
Gören sağduyulu vatandaş uyarır değil mi?
Vatandaş hayvanını gezdirene “Pisliği alır mısınız?” dediğinde “Boş ver, kıyıya yaptı. Bir şey olmaz. Benim kızım temiz” cevabı alırsa tepkisini merak ediyorum?
Ya, gezdirme sırasında sokak köpeği yaklaştığında, “gel kızım, gel annene” diye seslenerek diğerine tekme atıp kovmaya çalışan “Ben hayvanları sizden çok seviyorum” diyebilir mi?
Örnekler çok…
Sokak hayvanlarına hayvan kemikleri (tavuk, kuzu.. vb) ve balık kılçığı verilmez. Nedeni de; sindirim sisteminde tıkanma ve yırtılmalara sebep olabilir. Ölüme kadar da götürür.
Asla şekerli yiyecekler, soğan, sarımsak hem kediler hem de köpekler için oldukça zararlıdır. Benzer şekilde çok yağlı ve baharatlı besinler, süt ve süt ürünleri köpekler için sindirilmesi zor ve sağlık açısından sakıncalı gıdalardır.
Siz farkında değilsiniz ama sokağa gelişi güzel bıraktığınız yemek artıklarında yukarıda bahsettiklerimizin tamamı var…
O nedenle vermeyin!..
Ama dinleyen kim? Dinlerler mi?
Sokaklar bu atıklarla dolu.
Bir de, adeta yarış yaparcasına mama bırakma sevdası. Hem de avuç avuç, sağa sola…
Ne kadar çok bırakırsanız, olur olmaz yerlere atarsanız o denli sinek ve zararlı böcekle karşılaşırsınız…
Bırakın bu gösteriş sevdasını!
Of… Konu nereden nereye geldi.
Eskiden sokaklarda çocuklarımız spor yapardı, top peşinde koşardı. Şimdi kediler 12 ay martmış gibi mırlayıp duruyor…
Ne diyorlar, devir değişti…
Spor salonuna girerken sigaradan son nefeslerini derin derin çekmek. Dinlenmelerde sigara içmek, bitişte kapıdan çıkar çıkmaz sigarayı yakmak.
Sen, spor yapsan ne olur? Aslında yapmasan daha iyi… Sağlığı geçtik, salona verdiğin paraya yazık!
Çevremize, insanlarımıza bakıyoruz, bir de spor kulüplerimize?
Kulüplerin durumu çok mu iyi?
Örnek Karşıyaka.
Türkiye’nin en önemli spor markası bir anda kördüğüm olmaktan öte darmadağın oldu. Türkiye Ligi gibi Avrupa takımlarını da “Karşıyaka deplasmanı” dendiğinde titreten ekip, kendisi titremeye başladı… Dağıldı!..
Toparlar mı?
Kesinlikle “Güçlü Karşıyaka” yine gelecek.
Biraz sabır, sağduyu, birlik ve beraberlik şart.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Türkiye Kupasına katılma kararını açıkladığı basın toplantısında ne dedi, dinleyeniniz var mı?
“Bizim başarılı olmamız, ne yönetimin, ne teknik ekibin işi. Tamamen taraftarın birlik ve beraberliği, arkamızda durması, tribünlerden pozitif enerjiyi vermesidir” diyen başkan Koç’a katılmamak elde mi?
Taraftar isterse, delinmeyecek dağ, aşınmayacak yol, kazanılmayacak kupa yoktur!
Yeter ki; birlik, beraberlik, sağduyu sağlansın. Atılacak nifak tohumları anında bertaraf edilsin. Kalplerden nefret değil, sevgi fışkırsın…
Karşıyaka Çarşı, Taraftar Derneği güçlü olduğu ve ilk günkü gibi ayaklarını sağlam yere bastığı için cesurca mücadele ediyor.
Taraftar temsilcileri geri adım atmadıkları, yüreklerini ortaya koydukları için yekvücut olarak hareket ediliyor.
Karşıyaka taraftarı istediği, mücadele ettiği için bugün Karşıyaka Spor Kulübü’nde kayyum yok, seçilmiş bir yönetimi var.
Bu günler de atlatılacak!
Küllerinden doğacak!..
Unutmayın ki; herkesin yardımlaştığı yerde işler yarım kalmaz.
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüyle noktayı koyalım: "Birlik ve beraberlik; ölümden başka her şeyi yener. "
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!