Doğa ile baş başa olmak insana iç huzur da veriyor. Özellikle gezmeyi sevenler ve doğaya da meraklı olanlara önerimiz, fırsatları kaçırmadan değerlendirmeleri…
Son dönemlerde moda, taş ev merakı ve köy evlerine yerleşmek… Orada yaşamak ile şehre gidip gelmek arasında kalanlara bir şey diyemeyeceğiz ama yerleşik düzen sürdürenlerin mutlu olduğu da kesin.
Kent hayatının kargaşası, gürültüsü, kirliliği, trafik sıkışıklığı, motor kuryelerin yaya kaldırımlarında ralliye çıkmış gibi hız yapmaları ve evcil hayvanların sahipleri tarafından alınmayan dışkıları…
Bitti mi?
Bitmedi…
Ya gürültü kirliliğine ne demeli?
Biriken çöpler. Veya alınmak istenip de önüne araç konmasından es geçen çöp arabaları… Çöp konteynerleri içine bırakacakları yerine önüne koyanlar, sağa sola çöplerini atanlar veya bırakanlar… Marketlerden ucuza aldıkları mamalar ile indirimdeki salamları kaldırımlara gelişi güzel saçmaları… İkaz edenlere de hakaretler!..
Kırmızı ışıkta geçen yayaları, yaya yolu olarak sarı çizgiler ile “öncelik yayaya” diye belirlenen yollarda durmayıp, yayaya yol vermeyen araçları saymıyorum bile…
Kaldırım masa sandalye işgalleri yetmiyormuş gibi şimdi de yollarda araçların park etmesi gereken yerlere masa sandalye koymanın moda olması... “O koyarsa, ben de koyarım” mantığı yerine “koymasak çok iyi olur” diyerek karşılıklı sevgi ve saygıyı yeniden yaratma endişesi…
Her akşam, apartmanının önüne aracını park edeceği yerde aynı manzarayla karşılaşıp da kavga edenler bir yana, “şikâyet manyağı olduk” diyenlerin sayısının her geçen gün artmasına karşın tedbir alınmamasının apayrı ve ciddi bir sorun olması!..
Her şey bir yana güvenin yitirilip kafalarda soru işaretlerinin büyütülmesi…
Şimdi esnafın haklı olup olmadığını, yaşam şartlarının bunu gerektirdiğini, müşterinin talep ettiği konusu bambaşka… Bunlara değinmeye hiç gerek yok. Kendilerine göre hepsi haklı!
Burada önemli olan düzen…
Ve bu düzenin bozulmaması, sağlanması…
Karşılıklı saygı ve sevgi… Yazılı olmasa ve yasak olmasını bırakın, gönüllerde kazılı olan kuralların yeniden gündeme gelmesi ve uygulanması…
Gerisi hikaye!..
Bu neye benziyor biliyor musunuz?
Fark yiyen takımın yöneticisinin “Hakem iyi olsaydı, biz bu maçı kazanırdık” demesine…
Kardeşim sen gol attın da “Var” mı iptal etti…
Penaltı kazanacaktın da hakem mi vermedi, “Var” dan mı döndü?
Yediğin gollerin hepsi ofsayt mıydı?
Vesaire… Vesaire…
Sonra da TV kameraları ve mikrofonlarını görünce şov yap: “Hakem…”
Evet, ülkemizde sadece futbol değil, tüm branşlarda en büyük sorun, her maç sonrası tartışılan hakem müessesesi…
Bu uzun uzun incelenmesi gereken bir konu…
İnanın bizleri çok aşıyor…
Futbol ve hakemlik… Burada birkaç satır veya sayfa değil, günlerce tartışılır!
Biz bakalım yine doğru bildiğimiz işlere…
Siz bu yazıyı okurken, Akhisar’da Türkiye Oryantiring Şampiyonası’nda olacağız. Aslında yazı bile şampiyona için geldiğimiz, büyüdüğümüz kentte yazıldı.
Dün başlayan şampiyona gerçekten izlenmeye değer. Sporcuların nefesleri kesen mücadelesinin yanı sıra yön bulma becerileri ve haritayı kullanma ustalıkları alkışlanmalı. Hele hele, doğa ile baş başa kalarak hedefe odaklanması da gerçekten şapka çıkartılacak gibi… Hem akıl, hem mantık, hem güç hem de zeka ile yarışma…
Tabi onlar (sporcular) doğada en iyi dereceyi alabilmenin terini dökerken, özellikle finiş yakınlarında bekleyen antrenör ve velilerinin kalplerinden yükselen sesi duymak gerekli!..
Nabızlarına bir baksanız şaşırırsınız…
Dünü (Cuma günü) Musalar Köyü (Mahallesi) yarışıyla tamamladık.
Musalar dediğimizde aklınıza “Peri Bacaları” gelir mi?
Kesinlikle “Hayır”, belki de “Dalga mı geçiyorsun?” mırıltılarını duyar gibiyim…
Akhisar’dan Balıkesir yönüne 15 kilometre gittiğinizde Musalar’a ulaşabilirsiniz. Eskiden Gökçeahmet köyüne bağlı bir mahalle iken, 27 Şubat 1947'de köy statüsü kazanan ancak 2012 yılındaki Büyükşehir Yasası ile yeniden mahalle olan Musalar da peri bacalarına benzer doğa olaylarını herhalde ilk kez duyacaksınız… Kesinlikle gidilerek görülmesi gereken muhteşem bir yer. Ülkemizdeki benzer doğa olaylardan oluşan ve peri bacalarından esinlenerek bu isimle anılan kayaların da en yenisi olduğu belirtiliyor. Buranın kesinlikle tanıtılarak turizme katkısının elde edilmesi gerektiğine inanıyor ve bu konuda Akhisar Belediyesi ile TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın harekete geçmesini diliyorum.
Google girdiğinizde ne yazık ki fazla bilgi sahibi de olamıyorsunuz. Demek ilgisizlik ve tanıtım noksanlığı söz konusu.
Akhisar’a Thiatira ziyaretine gelen yerli ve yabancı turistlerin de, Musalar’daki peri bacalarını andıran araziye yönlendirilmesi gerekir diye de düşünmeden edemiyorum…
Bir başka doğa olayı olarak aktaracağımız Akhisar’a 15 dakikalık mesafedeki Gölmarmara yolunun sağ tarafındaki Akselendi’ye yakın olan Ilıcaksu (Göbez).
Burası fay kırığından doğan sıcak su kaynağı. Doğduğu yerden batıya doğru akarak 18 km sonra Kum Çayı ile birleşen bu doğa olayı bile doğa gezginlerinin ilgisini çeker… Aynen Musalar’daki peri bacaları gibi…
Bu arada Çağlak Boğazı’ndaki Akhisar Kalesi’ni de es geçmememiz şart. Roma döneminde inşa edildiği düşünülen bu tarihi yapı, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de stratejik önemini korumu olup uzun yıllar boyunca bölgenin güvenliği ve savunması için kullanılmış...
Kale, mimari yapısıyla da Anadolu’nun savunma kültürünün bir örneği olarak dikkat çekmekte.
Akhisar’da bugün de Kulaksızlar’daki yarışı izleyeceğiz.
İlçe merkezine 15 kilometre mesafede, Gölmarmara (Salihli) yolundan gidilen bu köyün en büyük özelliği, daha önceden Akçeşme, Çam Mahalle ve Furunlu mahalleleriyle birlikte Karayağcı Köyü olarak bilinmesi… Daha da önemlisi; köyün 1972-73 yılları arasında şu anda bulunduğu yerin 2 km doğusundan taşınmış olması. Bu süreçte de her aileye devlet tarafından birer dönüm arazi verilmesi…
Yarışa gelenler boş zamanlarında mutlaka “Tepe Mezarı” dediğimiz antik kalıntıların bulunduğu şehir içindeki bölgeyi ziyaret etmeli.
Thiatira, Antik Yunan kenti. Kent, Pavlus tarafından Batı Anadolu'da kurulan Hristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birini barındırıyor olması açısından son derece önemli. Thiatira kentine ait kalıntıların bir bölümü bugün Akhisar kent merkezinde bulunan Tepe Mezarı mevkiinde görülebilmektedir.
Antik Kentin döneminde kullanılan sikkenin (para) en büyük özelliği üzerinde bulunan “Koine” yazısı Akhisar’ın latince adı olup, Akhisar adına para basılmış nadir kentlerden birisi olmasıdır. MS 50 yıllarında Thyateira’da Roma İmparatorlarının ve şehir yöneticilerinin büstlerinin bulunduğu sikkeler basıldığı öğrenilmiş olup, bu dönemdeki sikkelerde bulunan bazı tasvirlerden Thyateira’da spor müsabakalarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Akhisarlıların sporcu kişiliklerinin tohumlarının burada atıldığı rivayet edilir.
Bundan da şunu anlıyoruz ki; Akhisar bugün olduğu gibi o dönemlerde de bir spor kentiydi ve sporcuları şampiyon olarak alkışlanıyordu…
Akhisar’ın spordaki önemi şimdi anlaşılıyor değil mi?
Tarihten devam edelim…
Akhisar ilçe merkezinin 14 km batısında, Mecidiye köyünün 2 km kuzeyinde, Konurca Kalesi üzerinde bulunan tarihi alan da II. Eumenis döneminde M.Ö. 160'lı yıllarda çeşitli toplulukların yerleşmesi ile kurulduğu düşünülen Apollonis.
Apollonis Lidya'daki antik kentlerden biridir. İsmini Pergamon kralı I. Attalos'un eşi olan Apollonis'ten aldığını tarih kitapları yazmaktadır. Kurulan kente Makedon kolonistler yerleştirilmiş. Oraya da gidip görmek gerekir diye düşünüyorum…
Vaktiniz kalırsa da, Akhisar Spor Adamları Derneği Başkanı İbrahim Macana’dan destek alarak Akhisar Spor Müzesini gezmenizi öneririm…
Bu arada Akhisar’ın köftesini, meşhur katmerini, kokorecini, pideli paça çorbasını, keşkeğini tatmadan şehri terk etmeyin!
Çerez alacaksanız da tepe mezarlığının yakınındaki 1944 yılından bu yana “değişmeyen lezzet” olarak ürünler sunan Sengel Kuruyemiş’e de uğrayın… Aman dikkat alışkanlık yapar ona göre!.. Bir de evde köfte yapıp da altına “Şu Ramiz Köftenin altındaki pideler yok mu, harika. Ah bir olsaydı” diyenlere de pidenin meşe odun kömürün ısıttığı taş fırından her an sıcak sıcak alacağınız adresini vereyim. Merde veya Mrd Pide... O da şehir merkezindeki eski kasap halinin hemen yanında…
Yarın da şampiyonanın finişini Manisa merkezde yapacağız…
Manisa’daki sürat yarışı sonrası “Tilkinin dönüp dolaştığı yer” olan İzmir, Karşıyaka Bostanlı’ya… Elbette Bostanlısporlu sporculardan beklenen Türkiye Şampiyonluklarının coşkusu ile…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!