Şu günlerde keyfim yok.
Özel meseleleri asla kâğıt kaleme dökmedim. Dökmem de. O tamamen şahsi bir durum. Ama insanı ister istemez etkiliyor.
Bazen düşünüyorsun, düşünüyorsun, düşünüyorsun…
Ne düşündüğünü de bilemiyorsun.
O günlerdeyiz sanki…
Eşimin hastalığı nedeniyle hastane ev arasında mekik dokuduğumuzdan olsa gerek, kafada bin bir tane soru. Asla cevabını bulamamaktan yoruluyorsun.
Sen soruyor, cevabını bekliyorsun. Veren de yok. Yol almaya devam ediyorsun.
Yeni yeni araç kullananlara usta sürücüler söylerdi. Aslında kamyon arkasının da meşhur sözüdür: Ömür biter, yol bitmez…
Bizim de yazı sevdamız böyle işte. Ne olursa olsun. Elimiz kalem tuttuğu sürece parmak uçlarımızla vuracağız bilgisayarın tuşlarına…
Her zaman olduğu gibi, bu hafta da ne çıkarsa bahtınıza!..
Basketbol Oskarları’ndan bir önceki yazımızda söz etmiştik. Yeniden verilmesini isteyenlerin çoğunlukta olduğunu görmek geçmişte iz bıraktığının en güzel belgesiydi. Demek ki, yapılmayınca daha da kıymete binmiş.
“Sen bırakınca bu işler olmuyor?” sözüne söylenecek tek şey var. O da; zamanında bırakmak gerekli. Mütevazı de olmamak gerekirse de; kıymetin anlaşılıyor…
Başka bir değişle de tadında bırakınca daha hoş oluyor…
Bakarsınız bir gün yeniden Basketbol Oskarları başka bir şekil alır, alan genişler ve daha büyük ses getirecek bir aktivite haline de gelir. Gün ola, harman ola!..
Okuyucularımız bilir, futbolu da yazıyoruz ama asla futbol yazarı değiliz. Olmadık da. Spor yazarlığı başladı, öyle de devam ediyor. Elbette futbol olmazsa olmazı bu ülkenin. Milyonları peşinden sürükleyen meşin yuvarlak şu sıralar bahse bulandı… TFF cezaları peyderpey açıklıyor. Olay adli makamlara da intikal etti.
Hep uzağında kaldık. Yine öyleyiz…
Futbolda A Milli takımımızın başarısı karşısında keyiflendik. Bireysel hatalardan yenen iki gole karşın attığımız gollerle İspanya’nın golsüzlük orucuna son vererek 2-2’lik beraberlikle de gururlanmadık değil… İspanyollar sürekli topla oynadı. Oran çok fazlaydı ama günümüz futbolunda artık al gülüm ver gülüm ve dar alanda kısa paslaşmaların önemi kalmadı. Koşmak, pres yapmak ve mücadele etmek… Gerisi sonuç getirmiyor… Öyle olsa, Fenerbahçe José Mourinho döneminde yüzde yetmiş, yetmiş beş topla oynadığı maçlarda yenilmez, şampiyon olurdu. Oldu mu? Hayır! Dünyanın sayılı futbol teknik direktörlerinden olan adam, sonunda kovuldu!..
Futbolu ahkâm kesen “futbol yazarları”na bırakalım ve ülkemizin tarihi, turistlik yerlerinde yapılmaya başlayıp adeta turizm elçisi durumuna gelen Oryantiring Federasyonu Başkanı Atilla Güler ile oryantiringden biraz söz edelim.
Bu benim favori spor dallarımdan birisi. Heyecan, atletizm, zekâ, doğa sevgisi, yön bulmanın bir arada olduğu anlamlı olduğu kadar da yararlı spor branşı üstelik her yaş grubuna da hitap ediyor. İster tek başına yap, istersen ailece… Yaşın ne olursa olsun, yarışma şansına sahipsin.
Başkan Atilla Güler’i her zaman takdir ediyorum. Bazı spor federasyonlarında çok sayıda insanın yapamadığını yapan “Tek kişilik Ordu” gibi… Bir orada, bir burada, tuttuğunu da koparıyor!..
Adeta bir turizm elçisi…
Nasıl mı?
Şöyle aktarayım. Türkiye Şampiyonluklarını ülkemizin tarihi ve turistik alanlarında düzenlenmesini sağlıyor. Her yarışmada binlerce insanı bir araya getirip, kaynaşmalarını, sosyalleşmelerine olanak yaratıyor. Sadece sporcular değil. Anneler, babalar, dedeler, nineler, teyzeler, halalar çocuklarıyla aynı heyecanı yaşıyor. Velilerin yanı sıra ülkenin dört bir yanından gelen kulüp başkan ve yöneticileri, antrenörler, hakemler, federasyon, genel müdürlük, bakanlık yetkilileri… Adeta mini bir olimpiyat misali… Bir anda arkadaşlık, dostluk oluşuyor.
Sporcuları hem doğa ile iç içe olmasını, hem de o tarihi alanları görmesini, öğrenmesine imkan yaratıyor… Bugüne kadar yapılan yarışmalarda bunları gördük. Aydın’da Nysa Antik Kenti, Akhisar’daki Apollinis Antik Kenti, Afyon kalesi, Nevşehir Göreme, Antalya’da turistlik alanlar, Yeni ve Eski Foça’da deniz kıyısı, Edirne Lalapaşa, Eskişehir Odunpazarı, Denizli Pamukkale, Bolu’da doğal güzellikler, Kütahya’da Şehitlik, Konya’da Mevlana, Kırıkkale Ceritkale Kaya Mezarları… Şimdi de Mardin’de antik kentin sokak aralarında yarışacak yediden yetmiş yediye bu spora gönül verenler. Tarih, doğa ve turizm ile iç içe…
Böyle spora can kurban değil mi?
Gelecek günlerdeki yarışmalar için Gaziantep, Muğla, İzmir, Balıkesir, Uşak, Erzincan programa alınanlar… Gerisi de gelecek!.. Koşarak, kayakla, bisikletle… Engelsizleri de unutmayan federasyon onlar için de Patika Oryantiringi düzenliyor…
Sporcular üç gün boyunca hem yarışıyor hem de o kentteki güzellikleri görme, tanıma şansına sahip oluyorlar. Yarışma alanları ormanın içi, tarihi kentlerin tozlu sokakları, mahalle araları, caddeler, deniz, nehir kıyılarında yönlerini bulmak, finişe ilk varmak için de ter döküyorlar. Üstelik insanlarla da iç içe kaynaşıp, komşuluk ruhunu yeniden yeşertiyorlar…
Daha ne olsun?
Sorarım size bunları kim yapıyor?
Elbette başkan Atilla Güler ve ekibi…
Haydi, gelin sizde benim gibi kutlayın. Lütfen çevrenize de oryantiring sporunun güzelliklerini aktarın ki, yediden yetmiş yediye her yaş grubunda yeni sporcuları kazandıralım…
Bırakın başka sporlarda ne olduğunu, siz oryantiringe bakın!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!