Victor Hugo’nun güzel bir sözüyle yazıya başlayalım: “İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.”
Yıllardır hemen hemen her kesimde adaletsizlikten konuşmak olası olan bir ülkede yaşıyoruz. Bazen kimse duymasın diye kısık sesle, çoğu zaman da haykırarak, herkes özgürce fikirlerini beyan ediyor. Elbette adli olayları bunun dışında tutuyoruz.
Oluşturulan sezondan itibaren hep eleştirilerin odağında olmasına karşın bir türlü dengesini bulamayan ligde takımlar, her yıl aynı türkülerin nakarat halinde söylenip duruyor: “Bu BAL zehir gibi… Ne oynamak istiyor, ne de vazgeçebiliyoruz…”
Futbolda profesyonelliğe geçişin en tehlikeli köprüsü olduğundan, burada yer alıp veya yükselip de bunu yitirmemek isteyenler; M. Yaşar Kopuz’un yazdığı şiirdeki gibi sesleniyor:
“Gelin ağlar çıkarken baba evinden,
Anne dayanamaz seslenir, gözleri yaşlı.
Kızım gel gitme çok ağlayacaksan,
Anan sana kurban olsun be yavrum!
Kız sevdalı ya durur mu baba evinde,
Der ki anasına seslenip de,
Hem ağlarım hem giderim,
Ben o yâri çok severim.”
Bizimki anaların, katılanlar da gelinin sesi… Var mı bundan ötesi?
BAL gerçekten dünyada eşi benzeri görülmemiş bir statü ile oynanıyor. TFF doğru bildiğini belgelercesine statüde ısrar ediyor. Kulüpler de haksızlıklarla boğuşmaktan yorulduklarını söylüyor ama değişen hiçbir şey yok!
Her sezon öncesi olduğu gibi yine BAL takımları isyanda!
Öncelikle katılım bedellerinin canlarını yaktığını, çoğu takımın bu nedenle katılamayacağını ilettiler iletmesine de, nafile…
TFF “Dediğim dedik, çaldığım düdük” atasözünü söylemeye devam ediyor…
Etsin bakalım!
BAL Takımlarının yeni iddiası da; bir üst lige yükselmelerdeki adaletsizlik!
İddia sahiplerine göre; sadece BAL için de değil, tüm liglere baktığınızda oranlara göre adaletsizliğin net olarak çıplak gözle de görebiliyorsunuz.
TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) aldığı yeni kararıyla, TFF 2. Ligde mücadele eden 37 takımdan 4 takımı 1. Lige yükseltiyor.
TFF 3. Ligdeki 64 takımdan bir üst lig olan TFF 2. Lige yükselecek takım sayısı 6.
BAL’dan (Bölgesel Amatör Lig) ise 145 takımdan 3. Lige yükselteceği sayı sadece 5.
Alt liglere doğru indikçe takım sayısı artıyor ama üst lige çıkma sayısı düşüyor…
Buradaki tabloyu incelediğimiz zaman gerçekten oranlamada ciddi bir adaletsizlik göze çarpıyor. Bölgesel Amatör Ligi Türk futbolunda en geniş yayılım ağına sahip. Çok fazla takım var, coğrafi farklılıkları da göz önünde bulunduracak olursanız ciddi maliyetler ortaya çıkıyor. Buna rağmen bir üst lige yükselme şansı geçen yıllara göre çok az. Bu hak BAL takımlarına tanınmıyor.
Yükselme şansının çok düşük olma olasılığı takımlarda hayal kırıklığı yarattığı gibi, “nasıl olsa çıkamayız” düşüncesiyle düşük bütçeli kurulacak takımların da futbol seyir zevkini etkileyeceği bir gerçek. Belki de bu ekiplerin sergileyeceği futbol da, taraftarı tribünlerden kaçıracak. Yüzde 3 (üç) gibi çok düşük oranda yükselme şansı bulunan takımlar, yatırımlarını kısacağı gibi ligden çekilecek! Ekonomik sıkıntıyı aşamayan ancak katılan da iddiasız takım kuracak. Lig devam ederken çekilen takım sayısında fazlalık görülecek. Bu da kesinlikle Türk futboluna zarar verecek.
Şimdi takım yöneticileri mikrofonu eline alıp; 1971 yılında ilk kez Gülden Karaböcek’in söylediği, sonraları Selda Bağcan’ın meşhur ettiği, Edip Akbayram’ın, son dönemde Koray Avcı’nın okuduğu “Adaletin bu mu dünya?” şarkısını okurken sözlerini “Adaletin bu mu TFF?” diye değiştirip söyleseler haksızlar mı?
Asla… Yerden göğe kadar haklılar…
Bizim işimiz haklıyı haksızı ayırt etmek veya yargılamak değil. Buna ne gücümüz yeter ne de yetkimiz. Biz sadece spor adamı olarak yılların tecrübesiyle fikirlerimizi beyan edebiliriz. Buna da hakkımız var. Kesinlikle okulunu okumadığımız için doktor, avukat, mühendis olamayız ama Futbol Federasyonu Başkanı olabiliriz. Bu şansımız da mevcut!..
O nedenle de konuşmaya hakkımız var. Fikir beyan etmeye, isyan edenlerin sesi olmaya devam edeceğimiz. Bizim amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek.
Türk futbolunun bir adım daha başarılı olması, kulüplerimizin ekonomik nedenlerle zor anlar yaşayıp da kapanmaması, seyircilerin tribünleri doldurup gerçek futbolu izlemeleri ve en önemlisi de Türk futbolunun yepyeni yıldızları yetiştirmesi en büyük dileğimiz.
Kadın voleyboldaki başarı “Biz voleybol ülkesiyiz” sloganını tv reklamlarında dakikada bir dönerken gerçekten “Filenin Sultanları” olarak andığımız kadın voleybol milli takımımızın başarısı genç kızlarımıza bu sporu sevdirdi. Yıllar öncesi salonda dürbünle sporcu arayanlar, şimdi karınca sürüsü gibi her köşede kurulan voleybol kulüplerinin sayısını sayamıyor…
Bugün kadınlarımızın için “Biz voleybol ülkesiyiz” derken gerçeği de hasıraltı edemeyiz. Ülkemizde futbolun taraftarı, sevilmesi, tutulması, fanatizmi halen zirvede, bir numara… Onun için de TFF BAL’ın zehrini almalı ve onu aynen süper ligde olduğu gibi tutkulu lige dönüştürmeli… Yönetim, başkan ve yönetim danışmanları, amatör ve profesyonellerin biraz kafa yormasıyla bu iş çözülür. İnanın düğüm kördüğüm değil…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!