ANA SAYFA > Yazarlar > Atila İnce > Tolstoy’un “Savaş ve Barış” Romanı

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” Romanı

Atilaİnce
Sosyal Medya :
01 Şubat 2021, Pazartesi 12:51
1762 kez okundu

Geçen hafta Dostoyeviski’nin “Suç ve Ceza” romanını yazmıştım. Dünya roman klasik otoritelerinden kimileri, “Suç ve Ceza” romanını, kimileri de Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanını en büyük roman olarak kabul ederler. “Suç ve Ceza”yı öğretmenliğimin ilk yıllarında okumuştum.

“Savaş ve Barış” romanı 4 ciltlik bir eser. Her cildi ortalama beş yüz sayfa. Toplamda iki bin sayfalık bir roman klasiği. Dünyanın en uzun 17. romanı olarak bilinmekte.

Tolstoy’un diğer romanlarını okumuştum. Ancak, “Savaş ve Barış”ı çok istememe rağmen bir fırsatını bulamamıştım. Geçtiğimiz yıl 2020’nin Mayıs ayında, evde olmamın da fırsatından yararlanarak, üç haftalık bir sürede romanı okudum, bitirdim.

Tolstoy, 34 yaşında iken, 18 yaşında Sophie ile evlenir. Evlilik, ona düzenli yaşam sürdürür. Bu romanı evliliğinin ilk yıllarında, 1862-1867 yılları arasında beş yılda tamamlamıştır.Ancak, romanın kurgusu, 1805-1813 yılları arasında Rusya’nın Petersburg ve Moskova şehirlerinde geçiyor.

Romanın birinci cildinin henüz başlarında, Tolstoy; “Bu yapıt bir roman değildir, bir tarih kroniği hiç değildir, “Savaş ve Barış” dile geldiği biçimde, yazarın dile getirmek istediği ve getirebildiği şeylerdir” diyor. Yine, “Tarihçi, bir olayın sonuçlarıyla uğraşır, sanatçı (romancı-yazar)olayın kendisiyle uğraşır” diyor.

“Savaş ve Barış”; romanı bir okul, bir akademi, bir öğretidir. İnsan, toplum, insan-toplum ilişkisi,toplumsal yaşamın çelişkileri,dönemin aile yaşantısı, Fransız-Rus savaşı romanın ana temaları.

“Savaş ve Barış”; ”Suç ve Ceza” gibi çok sürükleyici ve akıcı bir roman değil. Zaman zaman sürükleyici, heyecan yaratan bölümleri var, içinde çok fazla aile yaşamı kurgusu var, aniden tema ve kurgu değişebiliyor. Ancak, romanın büyük bir zihinsel ve duygusal dünyası var. Toplumsal yaşantıyı, toplum içinde bireylerin davranışlarını, insanların bir başkaları üzerinden oluşturduğu entrikaları, döneme ilişkin aile yaşantısını ve evde konuk ağırlamalarını, romanın ana teması olan Fransız-Rus savaşını ve sonuçlarını anlatıyor.  

İnsanın; topluma bakışı, toplumdan beklentileri, toplumsal rolleri, aynı zamanda toplumun bireye bakışı, toplumun bireyden beklentisi ve bireyin toplumsal rollerine ilişkin analizler ve sentezler ortaya konulmakta.

Romanın bir başka örtük ana teması, insanların başka insanlar üzerinden kurguladıkları ve beslendikleri kendini gerçekleştirme hedefi gözler önüne seriliyor. İnsanın başka bir insanın hayatına yön vermesi, yaşamsal tercihlerine baskın bir şekilde hükmedilmesi, bu gayret ve çabanın da başarıya ulaşması önemli kurgular arasında. Başkaları tarafından dayatılan kararların etkisi altında kalan insanların, başkaları istedi diye kabul ettikten bir süre sonra zihni ve duygusal dünyasında büyük çelişkilere neden olmakta. Yine başkaları tarafından dayatılan yaşamsal tercihlerin sonuçlarını adeta vücudun içindeki irinin dışarı akması gibi, dayatılan tercihlerin o bedenden ve ruhtan koptuğunu, bir süre sonra karşı geldiğini ve reddettiğini görebiliyoruz.

Tolstoy; “Hiçbir olayın tek sorumlusu yoktur. Tek sorumluya gelene kadar, birçok sebepler, nedenler ve etkenler tek sorumluyu doğurmuştur. Her durum ve oluş süreci içindeki dönemin özelliklerinin yansımasıdır, izdüşümüdür, diyor. En güçlü, en yıkılmaz ve en büyük güç; kudret ve iktidardır. Ancak bu kadar güçlü ve yıkılmaz kudret, gücünü başkalarına olan bağımlılıktan alır”, diyor.

Romanda, büyük aşklar, evlilikler ve hatta aldatmalar yaşanmakta. Romanın ana kahramanlarından Pierre, gayrimeşru bir çocuk olarak dünyaya gelir, büyük bir mirasın sahibidir. Mirastan azledilmesi için, babasının ilk varisi, Vasili tarafından evlendirilmek istenir. Vasili, Pierr’in babasından ayrıldıktan sonra soylu ve varlıklıbiriyle evlilik yapmıştır. Vasili, Pierr’i, kızı Elene ile evlendirmek ister. Miras’ı kaçıramayınca, miras’ın kızına kalmasını ister. Vasili, aslında pek de sevmediği Pierr’e karşı sevgi ve iltifatlar besler. Pierr’i çok kez evine davet eder. Pierr ile Elene’nin birbirlerine aşık olması için can atar. Sanki bu yaşında, kendisi aşık oluyor gibi heyecan duyar. Aslında Pierr’inElene’ye olan sevgisi ve ilgisi de yoktur. Elene, güzel ve alımlı bir kızdır. Pierr’e olan bir sevgisi ve ilgisi olmasa da, fiziği, kendinden emin davranışları, maço tavrı Elene’nin dikkatini çeker. Oysa Pierr, gününü gün etmek isteyen, düzenli bir aile hayatı olmayan, disipline giremeyecek dağınık ve başına buyruk biridir. Vasili’nin, kızı Elene ile Pierr’i buluşturma ve aralarında gönül ilişkisi başlama çabası sonuç alır. Elene ile Pierr ihtişamlı evin bahçesinin bir köşesinde bir araya gelirler, el ele tutuşurlar ve yakınlaşırlar, gönül ilişkisi burada başlar. Bu ilk buluşmanın verdiği haz, giderek genişler ve Elene’nin annesi Vasili’nin de çabalarıyla evliliğe doğru gider. Elene ile Pierr evlenmişlerdir. Mutlu bir evlilik süreci başlar. Ancak, ilk evlilik günlerindeki gibi aşk ve sevgiyle pek de yürümez. Aslında Elene, Pierr’e bağlıdır ve sevgi besler. Ancak, Pierr’in zamanla Elene’ye duyduğu sevgisi giderek azalır. Pierr, bir gün nedeni belli olmayan bir şekilde, evden amansız bir şekilde ayrılır. Haber bile vermez nereye gittiğini. Elene evde, Pierr’in yolunu bekler. Uzun araştırmalar sonunda Pierr’in bir başka şehirde yaşadığı ortaya çıkar. Pierr’e haber gönderilse de pek de oralı olmaz. Gününü gün eder, hayatını yaşar. Sanki evli değilmiş gibi takılır hayatın tatlı ve güzel anlarına. Bir gün ansızın, gittiği gibi geri döner. Ancak, doğrudan güzel karısı Elene’nin yanına gitmez. Elene, Pierr’i bekler ve ancak gururuna yedirip yanına davet etmez. Pierr bu esnada, Elene hakkında tatsız şeyler duyar, bu duyduklarını kendine yediremez. Elene hakkında duyduğu dedikoduları araştırır. Dedikoduya neden olan kişi Dologhow’dur.Dologhow bir keresinde, Pierr’i toplum içinde aşağılamaya çalışır.Pierr’de hem daha önce Dologhow hakkında duyduğu dedikoduları ve kendisine yapılan hakareti ikisini de birleştirerek Dologhow’u düelloya davet eder. Pierr, Dologhow’u esir alırcasına sıkıştırır, karşısında zayıf ve güçsüz bırakır. Yüzüne her türlü lafları söyler, yaptıklarının hesabını sorar, etkisiz hale getirerek oradan ayrılır. Bunu duyan Elene, Pierr’e kızgınlık duyar. Sonra Pierr ve Elene ayrılır. Elene başkasını sever, Pierr de başkasıyla evlenir.

Pierr, milliyetçilik sevdası ve ülküsüyle, orduya sivil olarak katılır. Bazı görevler üstlenir. Çok büyük servetin sahibi olmasını bir kenara bırakarak orduya hizmet eder. Günlerce ordu içinde bir askerin yaşam standardı içinde yaşar. Bir gün, Fransız ordularının komutanı Napolyon’un askerlerinin eline esir düşer. Napolyon’un ordusu bu arada Moskova’yı işgal etmiştir. Pierr, ülkesinin başkenti Moskova’nın işgal edilmesini içine sindiremez. Napolyon’u ortadan kaldırmak için Fransız ordusu içinde çeşitli entrikalar yapar. Amacı Napolyon’u ortadan kaldırıp, Moskova’nın işgal altında kalmasını sona erdirmektir. Fransız askerleri, Pierr’i yakalar, bir meydan da mahkeme kurup yargılamak isterler. Pierr asla taviz vermez, yaptıklarını tek tek anlatır. Siz beni fiziken teslim almış olabilirsiniz, ancak ruhumu, aklımı ve vatanseverliğimi teslim alamazsınız diye meydan okur.

Bu arada Rus imparatorluğunun gözbebeği Moskova, Napolyon askerleri tarafından işgal edilmiştir. Rus orduları komutanı Kutuzof çok zor durumdadır. Başkent elden gitmiştir. Moskova yanıp, yakılmaktadır. Rus orduları, tepelerden Napolyon’nun askerlerini izlemektedir. Napolyon’un askerleri, Moskova sokaklarında cirit atarlar. Yerli halka eziyet ederler. Halktan yiyecek, giyecek ve mühimmat toplarlar.

Rusların devlet büyükleri ve başkomutanı, komutan Kutuzof’u hesap vermeye toplantıya davet ederler. Çoğu Kutuzof’un görevden alınmasını ister. Rus ordusu yenik düşmüştür. Kutuzof, ordunun başından alınmak istenir. Karargahta toplantı başlar, Kutuzof’un hesap vermesi istenir.

Kutuzof konuşmaya başlar. Çok değerli devlet büyüklerim, çok değerli komutanlarım, sizlerin nezdinde büyük Rus halkı; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün burada gözbebeğimiz, Moskova’mızın işgalini konuşuyoruz. Yarın, Napolyon’un Moskova’yı arkasına bakmadan terk edişini, askerlerin yollarda yarı aç yarı tok ve bitkin bir şekilde ülkelerine dönüşünü konuşacağız. Benim komutamdaki Rus orduları, daha yakın bir zamanda, Napolyon’un modern ordularını birinci Moskova işgali seferini, büyük bir azim ve mücadele ile geri püskürtmüş, tarihinde ilk defa yenilgi yaşatmış, ilk kez Fransız orduları durdurulmuştur. Bu bir mağlubiyet değil, geri çekilmedir. Bu bir geçici bir işgal olabilir, ancak zafer için bir geri çekilmedir. Bana ve orduma güvenin, Moskova’ın geri alınmasından daha büyük zafer olan, Napolyon komutasındaki modern Fransız ordusunu dağıtacağım ve Moskova’da değil, Doğu Avrupa’dan silip atacağım, der. Büyük bir münakaşa ve tartışmalardan sonra, dere geçerken at değiştirilmez anlayışıyla, Kutuzof’a şans tanınır ve ordunun başında kalır.

Kutuzof, yavaş yavaş ordusunu güçlendirir. Askeri mühimmat ve iaşe hazırlıkları yapar. Sivil ajanlar yetiştirip, Tepelerden, mahalle aralarından Moskova’ya yerli halkın arasına salar. Bu sivil ajanlar, yerli halkı Napolyon ordusuna karşı ayaklandırır, sokakta dolaşan Fransız askerlerine tuzaklar kurar ve düşman askerlerini moral olarak zayıflatılır. Bu arada, Fransız ordularının yanlarında getirdikleri, yiyecek ve iaşeler giderek azalır hatta bitmeye yüz tutar.

Kutuzof’un amacı, Napolyon’un ordusunu psikolojik olarak yıpratmak, zayıflatmak, bıkkınlığa terk ettirmektir. Fransız orduları, Moskova’yı işgal etmenin verdiği zafer sarhoşluğu ile disiplinsiz davranışlarda bulunur. Ordu giderek, denetimsiz ve kontrolsüz davranmaya başlar. Yerli halkın, yer yer isyanları ve başkaldırılarıyla, Fransız orduları moral ve motivasyon olarak çökmeye başlar.

Kutuzof, karargahında olup bitenleri izler, sürekli haber alır. Ordusunu komuta ederken, askeri stratejileri yaratır ve geliştirir. Fransız ordularının iyice bitkin düştüğünü ve işgalin askerlerin beyninde anlamsız hale geldiğini ve yerli halkın giderek güçlendiği şartlarını oluşturur. Artık, Kutuzof’un güç kazanmış ordusu, bir gece yarısından sonra Moskova’nın tepelerinden şehre inmeye başlar, sabaha karşı Moskova kontrol altındadır, Napolyon’un kendisi ve orduları, Moskova’yı terk ederek kaçarlar.

Moskova işgalden kurtulmuştur, Napolyon’un ordusu da ilk kez yenilmiştir ve doğu Avrupa’yı terk etmek zorunda kalmıştır. Kutuzof, kendisine güvenenleri mahcup etmemiştir. Askeri dehası, onu ve Rus ordusunu zafere taşımıştır. Akıl, strateji ve organizasyon becerisi sonuç getirmiştir.

Bu roman; toplumsal çelişkileri, insanların bir başkası üzerinden çevirdiği entrikaları ve oyunları; toplumun içindeki insanların ruhsal durumlarını; insanların insanlardan beklentilerini; hatta beklentinin de ötesinde hükmetmeye çalışmasını; mücadele azmini; toplumsal dayanışmanın başarı getirebileceğini; insanların bir hedefe kanalize olabileceğini anlatıyor.

Toplumsal çelişki derken, Pierr, karısı Elene’yi çok sevmediği halde, analığı diyebileceğimizVasili tarafından kızı ile evlendiriliyor. Evleniyor, evi terk ediyor. Sevmediği karısının dedikodularını da gururuna yediremiyor. Günü gün eden, hayatı istediği gibi yaşayan biri, zengin ve varlıklıdır, ama orduya katılıyor, milliyetçilik tavırları sergiliyor. Elene’yi sevmediği halde, duyduğu dedikoduları onuruna yediremiyor. Bunların hepsi toplumsal çelişki ve toplumsal diyalektiği ortaya koyuyor.

Kutuzof’un Moskova’nın işgalinden sonraki askeri strateji planı ise; amaca ulaşmanın tek bir yolu yoktur, başarı ve galibiyet için birçok yol ve yollar vardır. Hiçbir başarı kendi başına değildir. Hedefe giden yol ve yollar çok iyi analiz edilmelidir. Her yol ve yöntemler değerlendirilmelidir. Bir zafer tek başına değildir. İyi yönetilen insan ve insanı var eden duygu, düşünce ve inanç çok iyi yönetilirse başarı gelecektir. Başarıda öngörü, planlama, hedefe yöneltme, stratejik hazırlık çok önemlidir. Savaş veya hayatta ulaşmak istediğimiz hedefler, savaş ve hedef öncesinde oluşturduğumuz hazırlıklar ve çalışmalardır.

Aslında romanda onlarca ev yaşantısı, aile hayatı, aşk, sevgi, evlilikler, insan ilişkileri, toplumsal yaşayış, kadın erkek ilişkileri, çokça misafir ağırlamalar anlatılıyor. Ben bunlardan Pierr ve Elene’nin ilişkisini ve romanın ana teması olan Fransa ve Rusya arasında geçen savaş üzerinden romanın özü olan toplumcu gerçekliği anlatmaya çalıştım.

“Savaş ve Barış” dönemine ait toplumsal yaşam ve dönemin tarihsel olaylarını ortaya koymuştur. Tolstoy, tarihçi olayın sonuçlarını yazar, sanatçı (romancı-yazar) olayın kendisini yazar, diyor.

Bu eser, aslında Tolstoy’un hayatından yer yer kesitler sunuyor. Tolstoy’da gençliğinde orduya katılmış, genç bir kadına aşık olmuş, evlenmiş, on üç çocuğu olmuş, beşi bebek ve çocuk iken ölmüş. Varlık ve servet sahibi olmuş. Parasını ve varlığını yoksul Rus köylüsüne dağıtmış. Bunun üzerine karısı ile araları açılmış ve kavga başlamış. Birçok zorluklar ve sıkıntılar yaşamış. Ruh sağlığı giderek bozulmuş, yaşamının sonlarında evden kaçmış. Tren istasyonunda, zatürreden ölmüştür. Cenazesine binlerce, onbinlerce köylü sokakları doldurmuş.Yaşamı sıkıntılar, sorunlar, toplumsal çelişkiler içinde geçmiş.

İnsan ne yaşıyor, ne konuşuyor, ne eylemde bulunuyorsa; özünü ortaya koyuyordur. Hiçbir insan kendinde olmayanı yaşayamaz ve sergileyemez. Ne yapıyorsak, ne düşünüyorsak, ne karar veriyorsak; aslında ruhumuzda ve yüreğimizde olanlardır.

İnsan, içinde olmayan bir şeyi yaşamaz. Yüreğinizde ne varsa onu yaşarsınız. Başkalarının dayatması ve suni ve sentetik zorlaması, bir süre sonunda insanın yüreğinde aslı kalır. Size ait olmayan hiçbir şey, sizinle yaşayamaz. Yapmacık ve zorlama karar ve eylemler, gerçeği kapatamaz.

İnsan aklında, ruhunda ve yüreğinde ne varsa; onu yaşar. Olmayanı yaşarsanız, aklınız, ruhunuz ve yüreğiniz esaretten kurtulamaz.

İnsan olmak, kendin olmaktır..!


PAYLAŞ

Yazara Ait Diğer Makaleler

22.02.2021 Dostoyevski’nin “Yeraltından Notlar” Romanı

11.02.2021 Dostoyevski’nin “Kumarbaz” Romanı

05.02.2021 Fizyoterapist Eda Aslan’dan İnsanlık Dersi

27.01.2021 Dostoyeviski’nin “Suç ve Ceza” Romanı

20.01.2021 Recep İvedik filmleri üzerine

14.01.2021 Travma paylaşımlarının ne yararı var?

08.01.2021 2020 Yılının Kahramanı Doktorlarımız Hemşirelerimiz ve Sağlık Çalışanlarımızdır

01.01.2021 Mutluluk

30.12.2020 Korku

26.12.2020 Üzüntü

21.12.2020 Kaygı

12.12.2020 Hurdacıdan çalar saat aldım

07.12.2020 Psikolojik sağlamlık

30.09.2020 30 Eylül Psikolojik Danışmanlar Günü kutlu olsun

25.09.2020 Neşet Ertaş’ı minnet ve saygıyla anıyoruz

20.09.2020 Çocukluğumuzdaki anılarımız yaşam kumbaramızdır

14.09.2020 İletişim Duygu Alışverişidir

08.09.2020 Taş’ın Hayatımızdaki Yeri

31.08.2020 Genç Kızlarımız Avrupa Şampiyonu

29.08.2020 Neden İyilik Ederiz..?

25.08.2020 Başkalarının Tesellisi Akılcı Olmalı

21.08.2020 İzmir’in Simgesi Hasanağa Bahçesi'ni Kirletmeyin

17.08.2020 Yüz Yüze Eğitimin Ertelenmesini Fırsata Dönüştürebiliriz

13.08.2020 Eğitim Fakültesi - 5

11.08.2020 Siyasal Bilgiler, İktisadi ve İdari Bilimler, İşletme ve İktisat Fakülteleri - 4

10.08.2020 Hukuk Fakültesi - 3

06.08.2020 Mühendislik ve Mimarlık Fakülteleri - 2

05.08.2020 Sağlık Alanında Eğitim Veren Bölümler - 1

30.07.2020 Meslek Seçimi Yaparken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

23.07.2020 Liseleri Tanıyalım ve Hangi Liseyi Tercih Etmeliyim?

17.07.2020 Liselere Tercih İşlemleri Nasıl Yapılacak?

10.07.2020 Z Kuşağını Anlamak

04.07.2020 Y Kuşağı ile Nasıl İletişim Kurmalıyız?

01.07.2020 Kuşaklar

26.06.2020 Coronavirüs Sonrası Toplumsal Değişim

23.06.2020 Üniversite Adaylarına ve Anne-Babalara Öneriler

21.06.2020 LGS ve YKS'nin Haziran ayında yapılması doğrudur

19.06.2020 Ergüven: Önümüzdeki sezon Sultanlar Ligini hedefliyoruz


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Şahin ÖZDEMİR Şahin ÖZDEMİR 01.02.2021

Atila Hocam eline emeğine yüreğine sağlık

yükleniyor

Anket

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?